Abdest alırken ayakları yıkamayıp, yalnızca çıplak ayağa meshetmek yeterli midir?
Ehl-i sünnet ve'l
cemaat mezhebine göre, ayakları
yıkamak abdestin farzlarından biridir; onların tümünü veya bir kısmını
yıkamadan abdest alıp namaz kılmak câiz değildir. Ashabı Kiram, fukaha
ve müfessirlerin cumhuru bu görüştedirler. Biz, Peygamber (sav)'in izini takip
eden bu hidâyet kervanına ayak uydurmak zorundayız.
Kur'ân-ı Kerîm ayakların yıkanmasını
ifâde ettiği gibi, hadîs ile fıkıh kitapları da onu ifâde etmektedir.
İbn'i Ömer (ra) şöyle diyor:
"Peygamber aleyhissalatü vesselam bir
savaşta geri kalmıştı. İkindi namazının gelip çattığı bir sırada bize yetişti.
Biz de o zaman abdest alıp ayaklarımızı mesh etmekle yetindik. Bunun üzerine
Peygamber (sav) en yüksek sesle buyurdu ki:
'Ayak topuklarının ateşten vah haline!'
İki veya üç defa söyledi." (Buharî, Müslim).
Cabir (ra) de şöyle diyor:
"Peygamber (sav) abdest aldığımızda
ayaklarımızı yıkamamızı emretti." (El- Mühezzeb, I/18)
Durum böyle olmakla beraber ayakları
yıkamanın farz olmadığına inanan bir kimseyi tekfir etmeyiz, çünkü abdest
âyetinde "ercül" (ayaklar) kelimesi mansup olarak okunsa ayakların
yıkanmasının farz olduğunu kesin olarak ifâde eder. Ama -bir
kıraatte olduğu gibi- mecrur olarak okunsa kesin bir şekilde onu ifâde
etmez. Çünkü mecrurun cerri, civar için olabileceği gibi hakiki de olabilir.
Caferiye, hakiki olarak kabul etmektedir.
Ehl-i sünnet ve'l cemaat imkân nisbetinde
tekfire yanaşmamaya kararlıdır. Yani görünüşü küfrü ifâde eden söz veya
davranışı, tevili mümkün olduğu takdirde küfre yanaşmıyor. Hatta bir söz veya
bir hareketin yüz ihtimali olsa, doksan dokuzu küfrü yalnız biri küfür olmamayı
ifâde ediyorsa, küfür olmamak tarafı tercih edilmelidir.
0 Yorumlar:
Yorum Gönder