Rahman Suresi Okunuşu Türkçe Meali Arapçası Ve Faziletleri

Rahman Suresi Okunuşu Türkçe Meali Arapçası Ve Faziletleri

Rahmân sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 78 âyettir. İsmini 1. âyette geçen Allah Teâlâ’nın اَلرَّحْمٰنُ (Rahmân) ism-i şerîfinden alır. Bu isim, sûrenin muhtevasıyla da alakalıdır. Zira sûrede baştan sona kadar Allah’ın rahmeti ve rahmetinin tezahürleri zikredilir. Mushaf tertîbine göre 55, nüzûl sürecine göre 97. sûredir.

Rahman Suresi Okunuşu Türkçe Meali Arapçası Ve Faziletleri

rahman suresi,rahman suresi oku,rahman suresi dinle,rahman suresi arapça,rahman suresi türkçe okunuşu,rahman suresi fazileti,rahman suresi anlamı,rahman suresi anlamı ve fazileti,rahman suresi ayetleri,abdurrahman el ussi rahman suresi,ali tel rahman suresi,arapça rahman suresi,rahman suresi cübbeli ahmet hoca,rahman suresi cuma mesajları,rahman suresi fatih çollak,rahman suresi diyanet,rahman suresi duası,rahman suresi enfal,rahman suresi ezberle,er rahman suresi meali,rahman suresi hakkında hadisler,rahman suresi hangi suredir,rahman suresi anlamı oku,

Rahman Suresi Arapçası

Rahman Suresi 1.Sayfa


Rahman Suresi Arapça 1.Sayfa

Rahman Suresi 2.Sayfa

Rahman Suresi 2.Sayfa

Rahman Suresi 3.Sayfa


Rahman Suresi 3.Sayfa

Rahman Suresi 4.Sayfa

Rahman Suresi 4.Sayfa



Rahman Suresi Okunuşu

Bismillahirrahmanirrahim

1. Errahmân(u)

2. ‘Alleme-lkur-ân(e)

3. Ḣaleka-l-insân(e)

4. ‘Allemehu-lbeyân(e)

5. Eşşemsu velkameru bihusbân(in)

6. Ve-nnecmu ve-şşeceru yescudân(i)

7. Ve-ssemâe rafe’ahâ ve vada’a-lmîzân(e)

8. Ellâ tatġav fî-lmîzân(i)

9. Ve akîmû-lvezne bilkisti velâ tuḣsirû-lmîzân(e)

10. Vel-arda veda’ahâ lil-enâm(i)

11. Fîhâ fâkihetun ve-nnaḣlu żâtu-l-ekmâm(i)

12. Velhabbu żû-l’asfi ve-rrayhân(i)

13. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

14. Ḣaleka-l-insâne min salsâlin kelfeḣḣâr(i)

15. Ve ḣaleka-lcânne min mâricin min nâr(in)

16. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

17. Rabbu-lmeşrikayni ve rabbu-lmaġribeyn(i)

18. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

19. Merace-lbahrayni yeltekiyân(i)

20. Beynehumâ berzeḣun lâ yebġiyân(i)

21. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

22. Yaḣrucu minhumâ-llu/lu-u velmercân(u)

23. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

24. Velehu-lcevâri-lmunşeâtu fî-lbahri kel-a’lâm(i)

25. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

26. Kullu men ‘aleyhâ fân(in)

27. Ve yebkâ vechu rabbike żû-lcelâli vel-ikrâm(i)

28. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

29. Yes-eluhu men fî-ssemâvâti vel-ard(i)(c) kulle yevmin huve fî şe/n(in)

30. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

31. Senefruġu lekum eyyuhâ-śśekalân(i)

32. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

33. Yâ ma’şera-lcinni vel-insi ini-steta’tum en tenfużû min aktâri-ssemâvâti vel-ardi fenfużû(c) lâ tenfużûne illâ bisultân(in)

34. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

35. Yurselu ‘aleykumâ şuvâzun min nârin ve nuhâsun felâ tentesirân(i)

36. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

37. Fe-iżâ-nşakkati-ssemâu fekânet verdeten ke-ddihân(i)

38. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

39. Feyevme-iżin lâ yus-elu ‘an żenbihi insun velâ cân(nun)

40. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

41. Yu’rafu-lmucrimûne bisîmâhum feyu/ḣażu bi-nnevâsî vel-akdâm(i)

42. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

43. Hâżihi cehennemu-lletî yukeżżibu bihâ-lmucrimûn(e)

44. Yatûfûne beynehâ ve beyne hamîmin ân(in)

45. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

46. Velimen ḣâfe makâme rabbihi cennetân(i)

47. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

48. Żevâtâ efnân(in)

49. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

50. Fîhimâ ‘aynâni tecriyân(i)

51. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

52. Fîhimâ min kulli fâkihetin zevcân(i)

53. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

54. Mutteki-îne ‘alâ furuşin betâ-inuhâ min istebrak(in)(c) ve cenâ-lcenneteyni dân(in)

55. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

56. Fîhinne kâsirâtu-ttarfi lem yatmiśhunne insun kablehum velâ cân(nun)

57. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

58. Ke-ennehunne-lyâkûtu velmercân(u)

59. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

60. Hel cezâu-l-ihsâni illâ-l-ihsân(u)

61. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

62. Vemin dûnihimâ cennetân(i)

63. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

64. Mudhâmmetân(i)

65. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

66. Fîhimâ ‘aynâni naddâḣatân(i)

67. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

68. Fîhimâ fâkihetun ve naḣlun ve rummân(un)

69. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

70. Fîhinne ḣayrâtun hisân(un)

71. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

72. Hûrun maksûrâtun fî-lḣiyâm(i)

73. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

74. Lem yatmiśhunne insun kablehum velâ cân(nun)

75. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

76. Mutteki-îne ‘alâ rafrafin ḣudrin ve’abkariyyin hisân(in)

77. Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukeżżibân(i)

78. Tebârake-smu rabbike żî-lcelâli vel-ikrâm(i)


Rahman Suresi Türkçe Meali

1,2. Rahmân, Kur'an'ı öğretti.

3. İnsanı yarattı.

4. Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti.

5. Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir.

6. Otlar ve ağaçlar (Allah'a) boyun eğerler.

7. Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu.

8. Ölçüde haddi aşmayın.

9. Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın.

10. Allah, yeri yaratıklar için var etti.

11. Orada meyve(ler) ve salkımlı hurma ağaçları vardır.

12. Yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler vardır.

13. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

14. Allah, insanı pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı.

15. "Cin"i de yalın bir ateşten yarattı.

16. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

17. O, iki doğunun ve iki batının Rabbidir.(1)

(1) Güneş dünyanın herhangi bir noktasında batarken aynı zamanda oranın mukabili olan yerde de doğmaktadır. Diğer bir bakış açısıyla, güneş bir yerde doğarken aynı anda, bir başka yerde batmaktadır. Buna göre itibarî olarak güneşin bir tam gün içinde iki doğuşu ve iki batışı bulunmaktadır. Mevsimlere göre güneşin ufukta doğup battığı farklı noktalar dikkate alınacak olursa, buna göre birçok "Doğu" ve birçok "Batı" dan söz edilebilir. (Bakınız: Sâffât sûresi, âyet, 5 ve dipnotu.)

18. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

19. (Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar.(2)

(2) Benzer ifadeler için bakınız: Furkân sûresi, âyet, 53.

20. (Fakat) aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar.

21. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

22. O denizlerin her ikisinden de inci ve mercan çıkar.

23. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

24. Denizde akıp giden dağlar gibi yüksek gemiler de O'nundur.

25. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

26. Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır.

27. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır.

28. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

29. Göklerde ve yerde bulunanlar, (her şeyi) O'ndan isterler. O, her an yeni bir ilâhî tasarruftadır.

30. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

31. Yakında sizi de hesaba çekeceğiz, ey cinler ve insanlar!

32. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

33. Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz.

34. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

35. Üstünüze ateşten yalın bir alevle kıpkızıl bir duman gönderilir de kendinizi koruyamazsınız.

36. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

37. Gök yarılıp da, yanıp kızaran yağ gibi kırmızı gül hâline geldiği zaman (hâliniz ne olur?)

38. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

39. İşte o gün ne insana, ne cine günahı sorulmayacak.(3)

(3) Çünkü her şey kayıt altına alınmıştır.

40. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

41. Suçlular simalarından tanınır da, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar.

42. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

43. İşte bu suçluların yalanladıkları cehennemdir.

44. Onlar, cehennem ateşi ile yüksek derecede kaynar su arasında gider gelirler.

45. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

46. Rabbinin huzurunda (hesap vermek üzere) duracağından korkan kimseye iki cennet vardır.

47. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

48. İki cennet de (ağaçlar, meyveler, rengârenk bitkiler gibi) çeşit çeşit güzelliklerle bezenmiştir.

49. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

50. İçlerinde akan iki pınar vardır.

51. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

52. İkisinde de her meyveden çift çift vardır.

53. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

54. Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır.

55. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

56. Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.

57. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

58. Onlar sanki yakut ve mercandır.

59. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

60. İyiliğin karşılığı, yalnız iyiliktir.

61. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

62. Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır.

63. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

64. O iki cennet koyu yeşil renktedir.

65. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

66. İçlerinde kaynayan iki pınar vardır.

67. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

68. İçlerinde her türlü meyve, hurma ve nar vardır.

69. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

70. Onlarda huyları güzel, yüzleri güzel dilberler vardır.

71. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

72. Onlar, çadırlara kapanmış hurilerdir.

73. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

74. Onlara, eşlerinden önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur.

75. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

76. Onlar yeşil yastıklara ve güzel yaygılara yaslanırlar, (nimetlenirler).

77. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

78. Azamet ve ikram sahibi Rabbinin adı yücedir.


Rahman Suresinin Faziletleri

Kim Rahmân sûresini okursa, Allahü teâlânın verdiği nîmete şükr etmiş olur. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)

Sûrede, edebiyatımızda terciibend denen edebî sanat benzeri bir üslûpla, “Artık rabbinizin nimetlerinden hangisini inkâr edebilirsiniz?” anlamındaki cümleye otuz bir defa yer verilmiştir.

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Hadid, Vakı’a ve Rahman surelerini okumaya devam eden kişi, göklerin ve yerin melekutunda, ‘Firdevs Cennetinin sakini’ diya isimlendirilir.”(1)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki “Her şeyin bir gözdesi vardır. Kur’an’ın gözdesi de Rahman Suresi’dir.”(2)

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki “Her kim Rahman Suresi’ni okursa, Allah’u Teala’nın kendisine vermiş olduğu nimetlerin şükrünü yerien getirmiş olur.”(3)

Abdullah ibni Ömer (Radıyallahu Anh) rivayet ettiki: Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Rahman suresinin tamamıunı Ashabnına okudu. Ashab-ı Kiram (Radıyallahü Anhüm), sessizce dinleyip sükut ettiler. Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Ashabına: “Niye ben, cinlerden güzel karşılıklar (cevaplar) işitiyorumda sizlerden işitmiyorum!” buyurdu. Ashabı Kiram (Radıyallahü Anhüm):

-“Onların verdiği karşılık (cevap nedir? Ey Allah’ın resulü!” dediler. Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
-“Cinlerin
Kur’an dinlemeye geldikleri gece, Rahman Suresini onlara okuduğumda: «Febieyyi âlâi Rabbikümâ tükezzibân» (O halde (ey insanlar ve cinler!) Rabbinizin nimetlerinin hangisini inkar ile yalanlarsınız?) ayetini her tekrar ettiğimde onlar (cinler):

-Biz, Senin hiçbir nimetini yalanlamıyoruz, yalanlayamayız. Ey Rabbimiz, hamd ancak Sana’dır.” dediler.

İşte bu incelikten dolayı, bu ayeti dinleyen bir müminin, bu şekilde söylemesi mendup (sevap) görülmüştür.

Dâvûd (Aleyhisselâm)ın Okuyarak Bütün İsteklerini Tahsil Ettiği, Fakirken Okuyanı Zengin Eden, Hastayı İyi Eden, Korkanı Emin Kılan, Günahları Bağışlatan, Rûhânî Hastalıkları Tedavi Eden, Deliyi Akıllandıran ve Allâh-u Te’âlâ’nın Rızasını Kazandıran Çok Büyük Bir Zikir

İbnü’l-Cevzî (Rahimehullâh) “el-Mecâlis” isimli eserinde şöyle demiştir:

“Zebûr kitabında bir sûre vardır ki Arapça ile tefsir ve tanzim edilmiştir. Bir fakir onu okumaya devam ettiyse Allâh-u Te’âlâ ona mutlaka yardım etmiştir. Bu sûre-i azîme nüzûlü itibariyle Süryânî luğatı üzere idi, Abdullâh ibni Ömer (Radıyallâhu Anhümâ) onu Arapça nazım haline getirdi. Bu sûre Kur’ân-ı Azîmuşşân’daki Rahmân Sûresi gibidir. Bu sûre İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan nakledilmiştir, kendisinde birçok faydalar bulunmaktadır, bu böyle tecrübe edilmiştir.

Dâvûd (Aleyhisselâm)a dünya sıkıntılarından bir musibet isabet ettiğinde bu sûreyi okur, sonra secdeye varır ve Allâh-u Te’âlâ menn-i keremi (lütfü) îcâbı ona isteğini verinceye kadar secdeden başını kaldırmazdı.”

İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)nın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Zebur kitabında bir sûre vardır ki o, onda bulunan sûrelerin en faziletlisidir. Her kim onu okursa Allâh-u Te’âlâ onu insanların fevkinde bir mertebeye yükseltir, kendisini Allâh-u Te’âlâ’nın dünyada ve âhirette razı olduğu kullarından eyler, köleyse Allâh-u Te’âlâ onu âzâd eder, günahkârsa Allâh-u Te’âlâ onu mağfiret eder, hastaysa Allâh-u Te’âlâ onu şifâyâb eder, bir sultandan korkar haldeyse Allâh-u Te’âlâ onu emin kılar, bir hacet istiyorsa Allâh-u Te’âlâ onu göz açıp kapayacak zamandan daha çabuk bir şekilde ihsan eder. Ben bu muazzam ve mübeccel sûreyi fakirken okudum, Allâh-u Te’âlâ beni zengin etti, korku içerisindeyken okudum, Allâh-u Te’âlâ beni her korkudan emin etti ve Allâh-u Te’âlâ’dan dünya ile ilgili ne istediysem onlara sahip oldum.”


Rahman Suresi Videosu



Yazar Eğlen Radyo

Sizlerin dini ve islami yönden gelişmeniz ve eksikliklerinizi gidermeniz için yazılar yazmaktayım,sitemizi sizler için geliştirmekteyim.Sitemden hiçbir şekilde maddi gelir sağlamamaktayım.Derdim insanların islami yönden eksikliklerini gidermek Allah rızasını kazanmaya çalışan bir site yöneticisi ve yazarım.

0 Yorumlar:

Yorum Gönder