UMRENİN YAPILIŞI VACİPLERİ VE SÜNNETLERİ
UMRE
Sözlükte uzun
ömürlü olmak, evi mamur etmek, bir yerde ikamet etmek, korumak, malı çok olmak ve Allah'a kulluk
etmek anlamlarındaki "a-m-r" kökünden türeyen "umre";
bir hac terimi olarak belirli bir zamana
bağlı olmaksızın ihrama girip tavaf ve sa‘y yaptıktan sonra tıraş olup ihramdan
çıkarak yapılan bir ibadettir.
Hac ibadetinden
farkı, bir zamanla sınırlı olmaması, Arafat ve Müzdelife vakfesi ile kurban
kesme ve şeytan taşlama görevlerinin
bulunmamasıdır. Bu bakımdan hacca, "hacc-ı ekber" (büyük hac), umreye
de "hacc-ı asgar" (küçük hac) denir.
I. UMRENİN HÜKMÜ
Müslümanın
ömründe bir defa umre yapması Hanefî ve Mâlikî[1]
mezheplerine göre müekked sünnet, Şâfiî[2]
ve Hanbelî[3]
mezhebine göre ise farzdır.
Hanefî
bilginlerden umrenin, vitir namazı, kurban ve fıtır sadakası gibi vacip
olduğu görüşünde olanlar da vardır.[4]
Umrenin hükmü konusundaki
ihtilaf; و
اتموا الحج والعمرة لله "Haccı
ve umreyi Allah için tamamlayın…" (Bakara, 2/196) anlamındaki âyete
getirilen farklı yorumlar ile bu konuda farklı rivayetlerin bulunmasından
kaynaklanmaktadır.
Âyet-i kerîme, farz olsun
nafile olsun hac ve umre ibadetine başlanınca bu görevin yarım bırakılmayıp
tamamlanması gerektiğini ifade ettiği gibi اتموا الصيام الى الليل
"Orucu akşama kadar tamamlayın" (Bakara, 2/187)
anlamındaki âyette olduğu gibi "hac görevini yerine getirin" (ekîmû)
anlamını da ifade eder.[5]
İmam Şâfiî ve İmam Ahmed b.
Hanbel, bu âyeti hac ve umre görevini yerine getirin şeklinde bir emir olarak
anlamışlar, umrenin farz olduğu içtihadında bulunmuşlardır.[6]
Ayrıca şu rivayetleri de görüşlerine
delil olarak almışlardır:[7]
عن عائشة عنها قالت
قلت يارسول الله هل على النساء جهاد قال نعم جهاد
لاقتال فيه الحج والعمرة
Hz. Aişe,
-"Ey Allah'ın Elçisi!
Kadınların cihat yapması gerekli midir" diye sormuş, Hz. Peygamber (a.s.),
-Evet (gerekir. Onların
cihadı), içinde savaş bulunmayan cihat (yani) hac ve umredir" buyurmuştur.[8]
العمرة هي الحجة الصغرى "Umre küçük hacdır",[9]
انه قال يا رسول الله
ان ابي شيخ كبير لا يستطيع الحج والعمرة و لا الظعن قال احجج عن ابيك واعتمر
Sahabeden Ebû Rezîn el-Ukeylî,
-"Ey Allah'ın Elçisi!
Babam ihtiyar bir insandır. Ne hac ve umre ne de yolculuk yapmaya gücü yeter
(ne yapması gerekir) diye sormuş, Hz. Peygamber (a.s.) da,
-"Babanın yerine sen
hac ve umre görevi yap" buyurmuştur.[10]
Umrenin farz olmadığı
görüşünde olanlar şu rivayetleri esas almışlardır:
و لله على الناس حج
البيت من ساتطاع اليه سبيلا "…Gücü yetenlerin
haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır" (Al-i İmrân, 3/ 97)
anlamındaki âyette ve İslam'ın beş temel esasını beyan eden hadis-i şerifte[11]
umrenin geçmemiş olmasını umrenin farz olmadığına delil getirmişlerdir. Şu
hadisleri görüşleri de delil olarak zikretmişlerdir.
الحج جهاد والعمرة
تطوع "Hac, farz, umre
nafile bir ibadettir"[12]
Cabir ibn Abdullah'ın
bildirdiğine göre bir sahâbî Peygamberimize,
يا رسول الله العمرة
ا هي واجب قال لا و ان تعتمر خير لك
-"Ey Allah'ın Elçisi! Umre
farz mıdır diye sormuş, Hz. Peygamber (a.s.) da
-"Hayır, umre yaparsan
kendi hayrına yapmış olursun" buyurmuştur.[13]
Umrenin farz olduğu
içtihadında bulunanların görüşlerine delil olarak zikrettikleri hadiste geçen
"umreye küçük hac" denilmesini
sevabını beyan içindir şeklinde açıklamışlardır.[14]
Abdull ibn Ömer'in bildirdiğine göre Peygamberimiz (a.s.)
dört defa umre yapmış,[15]
umre yapılmasını teşvik etmiş ve;
العمرة الى العمرة
تكفر ما بينهما والحج المبرور ليس له جزاء الا الجنة
"Umre, daha sonraki umreye kadar,
ikisi arasında işlenen günahlar için kefârettir. Allah katında makbul haccın
karşılığı ise ancak cennettir."[16]
II. UMRENİN SÜNNET (VACİP VEYA FARZ) OLMASININ ŞARTLARI
Bir insana umrenin sünnet,
(vacip veya farz) olabilmesi için müslüman, akıllı, buluğa ermiş, özgür,
ekonomik gücü yeterli ve sağlıklı olması, yol güvenliği bulunması ve kadının
can, mal ve namus güvenliğinin sağlanmış olması gerekir.[17]
III. UMRENİN ZAMANI
Haccın ancak hac aylarında
yapılabilmesine karşılık umre için belirlenmiş her hangi bir zaman
yoktur. Arefe ve bayram günleri (teşrik tekbirlerinin getirildiği 5 gün)
dışında her zaman yapılabilir.
Arefe günü
sabahından bayramın 4. günü güneş batıncaya kadarki süre içinde umre yapmak
tahrîmen mekruhtur.
Çünkü bu günler hac menâsikinin yapıldığı günlerdir.
Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre hac için niyetli
olmayanlar; teşrîk günleri dahil yılın her gününde umre yapabilirler.
Mâlikî mezhebine göre hac için niyetli bulunanlar, bayramın 4. günü
güneş batıncaya kadar, Şâfiî mezhebine göre ise vedâ tavafı dışında haccın
bütün menâsiki tamamlanmadıkça umre yapamazlar.[18]
Umrenin
Ramazan ayında yapılması daha faziletlidir. Peygamberimiz (a.s.),
عمرة في رمضان تعدل
حجة "Ramazan
ayında yapılan umrenin, hac gibi sevabı vardır" buyurmuştur.[19]
IV. UMRENİN FARZLARI (ŞARTI VE RÜKNÜ)
Umrenin iki farzı vardır;
ihrama girmek ve Kabe'yi tavaf etmek. İhrama girmek şartı,
Kabe'yi tavaf etmek ise rüknüdür.
Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine
göre ihrama girmek, Kabe'yi tavaf etmek, sa'y yapmak ve tıraş olup ihramdan
çıkmak umrenin rüknüdür.
Mâlikî mezhebine göre ise, ihrama
girmek, Kabe'yi tavaf etmek ve sa'y yapmak rükün, tıraş olmak ise vâciptir.
Âfâkîler mîkât sınırlarından,
Hıll bölgesinde ikamet edenler, bulundukları yerden, Harem bölgesinde ikamet
edenler "Hıll" bölgesine çıkarak mesela Ci’râne ve Ten’îm gibi Harem
bölgesi dışındaki bir yerde ihrama girerler.
Hac bahsinde anlatılan ihramın
farz, vacip ve sünnetleri ile ihrama girme yerleri aynen umre için de
geçerlidir.[20]
V. UMRENİN VACİPLERİ
Umrenin iki
vacibi vardır. Safa ile Merve arasında sa'y yapmak ve saçları tıraş
ettirmek veya kısaltmak.
İhram yasaklarına
uymayan veya vacibi terk eden kimseye dem gerekir.
Umre için
ihramlı iken cinsel ilişkide bulunmak, tavaf yapmamak veya Şavtların çoğunu
yapmamak umrenin batıl olmasına sebep olur. Bu kimsenin ceza kurbanı kesmesi (dem)
ve umresini yeniden yapması
gerekir.
İmam Şâfiî'ye göre bedene kesmesi ve
umresini yeniden yapması gerekir.
Umrenin
tavafından sonra, sa'yden önce veya tavaf ve sa'yeden sonra tıraş olmadan önce
cinsel ilişkide bulunan kimsenin umresi batıl olmaz, ancak dem gerekir.[21]
VI. UMRENİN SÜNNETLERİ
Umrenin ihram,
tavaf ve sa'y ile ilgili sünnetleri, haccınkilerle aynıdır. Ancak hacer-i
esved'i istilam edilince telbiye kesilir.
İmam Mâlik'e göre, Medine'de umre için
ihrama gren bir kimse Mescid-i Harem'e girince, Mekke'den Hıll bölgesine
gidip ihrama girmiş olan kimse ise
Ka'be'yi görünce telbiyeyi keser.[22]
VII. UMRENİN YAPILIŞI
a) Umre yapmak isteyen kimse;
gerekiyorsa koltuk altı ve etek tıraşı ile saç sakal tıraşı olur, bıyıklarını
düzeltir, tırnaklarını keser ve boy abdesti alır, boy abdesti alma imkanı yoksa
abdest alır, vücuduna güzel koku sürünür.
Erkekler, atlet,
kilot, çorap, elbise ve ayakkabılarını çıkarırlar. İzâr ve ridâ adı verilen iki
parça ihram örtüsüne bürünürler.
Ridânın uçlarını
birbirine bağlamak veya iğne ile tutturmak mekruhtur.
Ayaklarına
arkası ve üzeri açık terlik giyerler.
Bele kemer
bağlamada, sırta çanta almada ve şemsiye kullanmada bir sakınca yoktur.
Kadınlar elbise
ve ayakkabılarını çıkarmazlar, başlarını açmazlar, yüzlerini de örtmezler.
b) İhramın sünneti niyeti ile
iki rekat tavaf namazı kılarlar. Namazın birinci rekatında Fatiha suresinden
sonra "kâfirûn" suresini, ikinci rekatında ise yine Fatiha suresinden
sonra "ihlas" suresini okurlar.
Umre yapmak
isteyen kimse âfâkî ise mîkât sınırlarını geçmeden, Hıll bölgesinde ikamet
ediyorsa bulunduğu yerde, Harem bölgesinde bulunuyorsa Hıll bölgesinde mesela
Ten'ım'e giderek ihrama girer.
İhrama, niyet etmek ve telbiye getirmek
suretiyle girilir. Niyet, umre yapacağının kalben belirlenmesi demektir. Niyetini,
اللهم
اني اريدالعمرة فيسرها لي و تقبلها مني "Allah'ım! Umre yapmak istiyorum.
Onu bana kolaylaştır ve onu kabul buyur" diyerek diliyle ifade edilmesi
müstehaptır.
Niyet ettikten sonra لبيك اللهم لبيك لبيك لا شريك لك
لبيك ان الحمد والنعمة لك والملك لا شريك لك “Buyur Allah'ım buyur! Buyur, senin
hiçbir ortağın yoktur. Buyur, şüphesiz her türlü övgü, nimet, mülk ve
hükümranlık sana mahsustur. Senin
ortağın yoktur ”[23]
diyerek telbiye getirir. Böylece ihrama girmiş ve ihram yasakları başlamış
olur.
İhramlı iken her hangi bir ihram yasağını işlemek cezayı
gerektirir, ancak kokusuz sabunla yıkanmakta, ridâ ve izârı değiştirmekte ve
yıkamakta, iğne vurulmasında, ilaç alınmasında, yüzük ve saat takılmasında bir
sakınca yoktur.
Mekke'ye
varıncaya kadar vasıtalara binişte ve indiği yerde, kafilelerle karşıtlığında,
şehirlere girdiğinde, akşam ve sabah, gece ve gündüz, vasıtada, yürürken,
otururken, yatarken, ayakta iken, inişte, yokuşta, mekan değiştikçe ve farz
namazların arkasından her fırsatta telbiye, tekbir, tehlîl ve salavât-ı şerife
yüksek sesle[24]
söyleyerek yolculuğuna devam eder.
Telbiyeyi her
söyleyişte üç defa tekrarlamak, sonra tekbir, tehlîl ve salavât-ı şerife okumak
müstehaptır.
c) Mekke'ye yaklaşıp Harem
bölgesine girince
اللهم
هذا حرمك و امنك فحرمني على النار و امني عذابك يوم تبعث عبادك واجعلني من اوليائك
و اهل طاعتك
"Allah'ım! Burası senin haremindir, emin kıldığın
yerdir. Beni cehenneme girmekten koru. Kullarını dirilttiğin gün beni azabından
güvende kıl, beni dostlarından ve itaatkâr olanlardan eyle" diye dua
eder.
Mekke'ye
abdestli girmek sünnet, gündüz girmek müstehaptır.
Mekke'de
otele veya eve yerleşip dinlendikten sonra mümkünse boy abdesti, mümkün değilse
abdest alır, yaya veya vasıta ile Mescid-i Harem'e gider. Yolda tekbir, tehlil,
telbiye ve salavat-ı şerife söyler. Tevazu ve saygı ile اللهم افتح لي ابواب
رحمتك و اعذني من الشيطان الرجيم "Allah'ım! Rahmet
kapılarını bana aç ve beni kovulmuş şeytandan koru" diye dua
ederek Mescid-i Harem'e girer.
Beytullah'ı
görünce üç defa tekbir ve tehlil getirir ve şu duayı okur.
سبحان
الله و الحمد لله ولااله الا الله والله اكبر اللهم هذا بيتك عظمته و شرفته و
كرمته فزد تعظيما و تشريفا وتكريما. اللهم انت السلام و منك السلام فحينا ربنا
بالسلام و ادخلنا الجنة دارك دار السلام تباركت و تعاليت يا ذا الجلال والاكرام
"Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim, Her
türlü övgü Allah'a mahsustur, Allah'tan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür.
Allah'ım! Bu senin Evindir. Onu Sen yüceltin,Sen şereflendirdin, Sen değerli
yaptın .Onun yüceliğini, şerefini ve değerini artır. Ya Rabbi! Onun değerini
artıran, onu şereflendiren, ona saygı gösteren kimsenin şerefini, saygınlığını,
heybetini, yüceliğini ve iyiliğini artır. Allah'ım! Sen selamsın ve selamet
ancak sendendir. Bizi selametle yaşat ve selamet yurdun olan cennetine koy, ey
Celal ve ikram sahibi Allah'ım! Sen her şeyden yücesin ve her şeyden üstünsün"
Bildiği
başka duaları da okuyabilir. Tavafa başlamadan önce telbiyeyi keser.[25]
d) Hacer-i Esved hizasına gelir, yönünü ona döner,
ellerini omuz hizasına kadar kaldırıp باسم الله الله اكبر deyerek Hacer-i Esved'i selamlar, tekbir, tehlil ve tahmîd
getirir. Kalabalık değilse kimseye eziyet vermeyecekse Hacer-i Esved'i öper,[26]
kalabalık ise Hacer-i Esved-i öpmez. İstilam, sünnet, insanları itip
kakalamak ve eziyet vermek günahtır. Bir sünneti ifa etmek için günah işlenmez.
Hacer-i
Esved'i istilam ile telbiye sona erer.
e)
Umre tavafı
yapmaya niyet eder. Niyetini,
اللهم اني اريد طواف
العمرة فيسرها لي و تقبلها مني سبعة اشواط لله تعالى
"Allah'ım!
Senin için umre tavafını yedi şavt olarak yapmak istiyorum. Onu benim için
kolaylaştır ve kabul eyle"
diyerek yapması müstehaptır.
Tavafını,
Ka'be'yi soluna alıp "Hatîm"in dışından dolanarak yapar. Her şavtta
Rüknü Yemânî ve Hacer-i Esved'i uzaktan باسم الله الله اكبر diyerek istilamda bulunur. Hacer-i Esved'i
istilam, sünnet, Rüknü Yemânî'yi istilam ise müstehaptır. Rüknü Yemânî öpülmez,
diğer köşeler istilam edilmez.
Ka'be'nin
etrafını dolanırken mesnun duaları veya bildiği duaları okur ve sessizce tekbir
ve tehlil getirir veya Kur'ân okur.
Tavafın ilk dört şaftı farz;
tavaf'ı cünüp, adetli ve nifâs halinde değilken ve abdestli olarak yapmak,
avret yerlerini örtmek, tavafı Kabe'yi soluna alarak yapmak, tavafa Hacer-i
Esved hizasından başlamak, tavafı Hatîm'in dışından dolanarak yapmak, gücü
yetenin tavaf yürüyerek yapması ve şavtı yediye tamamlamak vaciptir.
Bunlardan biri terk edilirse dem gerekir.
Tavaf'ta
"ıztıbâ‘" ve ilk üç
şavtta "remel" yapar.[27]
Ka'be'nin
etrafını yedi defa dolaştıktan sonra "Mültezem"de ve Hatîm'de dua
eder. Mümkünse Makam-ı İbrahim'in arkasında değilse uygun bir yerde iki rekat
"tavaf namazı" kılar, bu namazı kılmak vaciptir. Namazdan
sonra dua eder, peşinden zemzem içer ve Hacer-i Esved'i istilam eder.
f) Umrenin sa'yini yapmak üzere
Safa'ya gider. Yönünü Ka'be'ye döner, tekbir, tehlil, tahmîd ve salat ü selam
getirir, dua eder. Sa'y yapmaya niyet eder. Niyetini,
اللهم
اني اريد ان اسعى ما بين الصفى و المروة سبعة اشواط سعي العمرة لله تعالى
"Allah'ım!
Senin rızan için Safa ile Merve arasında yedi şavt olarak umrenin sa'yini yapmaya
niyet ediyorum"
diyerek yapması müstehaptır.
Yedi
şavt olarak sa'yini Safa'da başlayıp Merve'de bitirir. Sa'y yaparken mesnun duaları
veya bildiği duaları okur ve sessizce tekbir ve tehlil getirir veya Kur'ân
okur. Yeşil ışıklı sütunlar arasında "hervele" yapar. Sa'yi
tamamlayınca Merve'de dua eder.
Umre'nin
sa'yi vaciptir. Terk edilirse dem cezası gerekir.
g) Berberde veya evde veya
otelde saç tıraşı olur veya saçlarını kısaltır, böylece ihramdan çıkar ve bu
şekilde umre ibadetini yapmış olur.
h) Kadınlar,
"ıztıba", "remel" ve "hervele" yapmazlar. Tekbir,
tehlil ve telbiyede seslerini yükseltmezler. İhramdan çıkmak için saçlarının
ucundan birazcık kesmeleri yeterlidir. Adetli iken tavaf yapmazlar.
0 Yorumlar:
Yorum Gönder