HAC VE UMRE İLE İLGİLİ TERİMLER
ÂFÂK-ÂFÂKÎ
Sözlükte ufuklar anlamına
gelen "âfâk", "mîkât" sınarları dışında kalan
bölgelere, "âfakî" ise bu bölgede yaşayanlara denir.
ALTINOLUK (MİZAB)
K’abe’nin damından yağan
yağmur sularının dışarıya akmasını sağlamak amacıyla Hatîm'in bulunduğu
taraftaki duvarın üstüne yerleştirilen altından yapılmış oluktur.
ARAFAT
Sözlükte; bilme, anlama ve
tanıma anlamlarındaki a-r-f kökünden türeyen “Arafat”, Mekke’nin 25 km . güney doğusunda ova
görünümünde düz bir alanın adıdır. Doğu, kuzey ve güneyi dağlarla çevrilidir.
Arafat, Hıll bölgesinde Harem sınırları dışında kalır. Harem
sınırı ile Arafat arasında Urene vadisi vardır. Arafat’ın ortasında “Cebel-i
Rahme” (rahmet dağı), batısında "Nemîre Mescidi" yer alır.
Arafat, günümüzde ağaçlandırılmış ve dokuz oto yol ile Müzdelife’ye
bağlanmıştır. Haccın aslî rüknü olan vakfe
burada yapılır.
AREFE GÜNÜ
Sözlükte; bilme, anlama ve
tanıma anlamlarındaki a-r-f kökünden türeyen "Arefe"
zilhicce ayının 9. (kurban bayramından bir önceki) gününe verilen isimdir.
Arafat vakfesi bugün yapılır.
BEDEL (NAİB)
Sözlükte
karşılık, denk, eşit anlamlarına gelen bedel, bir hac terimi
olarak, üzerine hac farz olduğu halde bu ibadeti hastalık ve yaşlılık gibi
şer'î bir mazeret sebebiyle haccı bizzat yapamayan kimsenin yerine hac yapan
kimse demektir.
BEDENE
Sözlükte
büyükbaş hayvan anlamına gelen "bedene", bir hac terimi olarak
hacda bazı ihram yasaklarının ihlal edilmesi sebebiyle Harem bölgesinde kurban
olarak kesilen deve veya sığır demiktir
CEM-İ TAKDİM
Sözlükte öne alarak
birleştirme anlamına gelen "cem-i takdim", Arafat'ta öğle namazı
ile ikindi namazını, öğle vaktinde peş beşe kılmak demektir
CEM-İ TE'HÎR
Sözlükte geciktirerek
birleştirme anlamına gelen "cem-i te'hîr", Müzdelife'de akşam
namazı ile yatsı namazını, yatsı vaktinde peş beşe kılmak demektir
CEMRE
Sözlükte çakıl
taşı ve ateş koru anlamına gelen "cemre", bir hac terimi
olarak, haccedenlerin kurban bayramı günleri Mina’da, halk arasında şeytan diye
isimlendirilen yerlere attıkları küçük taşların her birine denir. Bu taşların
atıldığı yere de mecazi olarak cemre denir.
CEMRE-İ AKABE
Mekke
yönündeki cemrelerin ilkine verilen isimdir. Bu cemreye büyük cemre, halk
arasında ise “Büyük Şeytan” denir.
CEMRE-İ VUSTA
Orta cemre
demektir. Mekke yönündeki ikinci cemredir. Halk arasında “Orta Şeytan” denir.
CEMRE-İ ULÂ
Birinci cemre
demektir. Mekke yönünden üçüncü cemedir. Halk arasında bu cemreye “Küçük
Şeytan” denir.
DEM
Sözlükte kan
anlamına gelen "dem" bir hac terimi olarak, hac ve umre
esnasında ibadet maksadıyla veya bir vacibin terki, geciktirilmesi ya da bir
ihram yasağının ihlal edilmesi sonucu ceza olarak koyun veya keçi kesilmesi
anlamına gelir.
EYYÂM-I MİNA
Mina günleri
demektir. Zilhicce ayının 10, 11 ve 12. günleridir. Bu günlerde hacılar Mina’da
bulunurlar ve şeytan taşlama görevini yaparlar.
EYYAM-I NAHR
Kurban kesme
günleri demektir. Zilhicce ayının 10, 11 ve 12. günleridir.
EYYAM-I TEŞRÎK
Teşrîk günleri
demektir. Zilhiccenin 9-13. günleridir. Bu günlerde teşrîk tekbirleri alınır.
"Teşrik"
Arap dilinde etleri doğrayıp kurutmak demektir. Vaktiyle bayramın birinci günü
Mina'da kesilen kurbanların etleri, bayramın 2., 3. ve 4. günlerinde güneşte
kurumaya bırakılırdı. Bu sebeple bu üç güne et kurutma günleri anlamında
"Eyyam-ı Teşrik" denilmiştir.
FEVAT
Sözlükte yitirmek, zamanını
kaçırmak anlamlarına gelen "fevat", süresi içinde Arafat vakfesine
yetişememek, vakfenin zamanını kaçırmak demektir.
HAC
Sözlükte; saygı duyulan büyük
ve önemli bir şeye yönelmek, ziyaret etmek, bir yere gidip gelmek, delil ile
galip gelmek anlamlarına gelen "hac" kelimesi bir fıkıh terimi olarak; imkanı olan
müslümanların belirlenmiş zaman içinde Ka'be, Arafat, Müzdelife ve Mina'da
belli dînî görevleri şart ve usulüne uygun olarak yerine getirmek suretiyle
yapılan ibadet demektir.
HACER-İ ESVED
Siyah taş
demektir. Kâ’be’nin doğu köşesinde bulunan 18-19 cm kuturunda kırmızımsı,
siyah ve parlak bir taştır. İbrâhim ve İsmail (a.s) tarafından Kâ’be inşa
edilirken Ebû Kubeys dağından getirilmiştir. Kâ’be’nin doğu köşesine, tavafa
başlangıç işareti olarak konulmuştur. Tavafa başlarken, her şavtın sonunda ve
sa’ye başlarken bu taşı istilam edilir.
HAREM BÖLGESİ
Sözlükte yasak
bölge anlamına gelen "Harem Bölgesi" Mekke ve çevresine
verilen bir simdir. Mekke ve çevresine bu ismin verilmesi zararlılar dışındaki
hayvanlarının öldürülmesinin ve bitkilerinin koparılmasının yasak olması
sebebiyledir. Harem bölgesinin sınırları dışında kalan yerele "Hıll
Bölgesi" denir.
Harem bölgesinin
sınırlarını ilk defa Cibrîl'in rehberliğiyle Hz. İbrâhim belirlemiş, sınırları
gösteren işaretler daha sonra Hz. Peygamber tarafından yenilenmiştir. Bu
sınırların Kâbe'ye en yakını, Mekke'ye 8 km . mesafede Medine istikametinde "Ten‘îm";
en uzak olanları ise Tâif yönünde "Ci‘râne" ve Cidde
istikametinde Hudeybiye yakınlarında "Aşâir"dir. Diğerleri;
Irak yolu üzerinde "Seniyyetülcebel", Yemen yolu üzerinde
"Edâtü Libn" ve Arafat sınırında "Batn-ı Nemîre"dir.
Kur'ân-ı Kerîm'de Kâbe'ye
"el-beytü'l-harâm" (Mâide 5/2) onu çevreleyen mescide "el-mescidü'l-harâm"
(İsrâ 17/1) denildiği gibi, bu mescidin
içinde bulunduğu Mekke şehri de "harem" (Kasas 28/57, Ankebût 29/67) yani "saygıya
lâyık" sözüyle vasıflandırılmıştır
HILL BÖLGESİ
Sözlükte serbest bölge anlamına gelen "Hıll Bölgesi";
Harem Bölgesini çevreleyen, Zülhuleyfe, Cuhfe, Karn, Yelemlem ve Zât-ı
Irk adındaki yerleşim yerlerini birleştiren itibâri daire ile Harem sınırları
arasında kalan bölgedir. Bu bölgeye "hıll" adı; harem bölgesinde
haram olan işlerin burada helal olması sebebiyle verilmiştir
HATÎM
Kâ’be’nin
kuzeyinde rüknü Irâkî ile Rüknü Şâmî arasındaki batı duvarının karşısında,
yerden 1 m
yükseklikte 1.5 m
kalınlığında yarım daire şeklindeki duvara denir. Hatîm, Ka’be’den sayılır.
Tavaf, Hatim’in dışından yapılır. (bk. Birinci bölüm, tavaf kısmı)
HEDY
Sözlükte
hediye etmek, göndermek, yol göstermek, izinden gitmek anlamlarına gelen hedy,
bir hac terimi olarak, hac ve umre sırasında Harem’de kesilen kurbanlık hayvanlar,
Kâbe’ye ve Harem bölgesinde hediye olmak üzere kesilen kurban demektir (Bakara 2/196; Mâide 5/2, 95, 97; Fetih 48/25).
HERVELE
Safa ile Merve
tepeleri arasında sa’y yaparken erkeklerin, yeşil ışıklar arasında kısa
adımlarla koşarak, canlı ve çalımlı yürümek demektir. (bk. Birinci bölüm sa’y
kısmı).
HICR-İ İSMAİL
Hicr-i İsmail (İsmail Taşı) ya da Hatim, aslen Kabe'nin bir parçası olan yarım çember şeklinde alçak duvar. Hatim olarak bilinen Kabe'nin kuzey-batı duvarının karşısında, ancak birbirine bağlı olmayan, yarı dairesel bir duvardır. Yüksekliği 90 cm (35 inç) ve genişliği 1.5 m (4,9 ft), olup beyaz mermerden oluşmaktadır.
HICR-İ KA'BE (HATÎRA, HICR-İ İSMAİL)
Kâ’be’nin
kuzey-batı duvarı ile Hatim arasındaki boşluğa denir. Buraya Hatîra
ve Hicr-i İsmail de denir. Burada namaz kılıp dua edilir.
Hz. İbrâhim ile oğlu İsmail (a.s)’ın yaptığı Kâ’be binası bu kısmı da içine
alıyordu. M. 605 yılında yapılan tamirde bu kısım inşaat malzemesi yetmediği
için Kâ’be dışında bırakılmıştır. Bu boşluk Hatîm adı verilen yarım daire
şeklinde bir duvar ile çevrilidir. Tavaf bu duvarın dışından yapılır
İFÂZA TAVAFI
Buna “ Rükün Tavafi ” ve “ Ziyaret Tavafi ” da denir. Bu tavafı yapmayanın haccı batıl olur.
İFRAD HACCI
Hac
aylarında sadece hac yapmak üzere ihrama girilip umresiz yapılan hacdır. Bir
hac mevsiminde sadece hac yapıldığı için "tek yapma" anlamında ifrad
denilmiştir
İHRAM
Sözlükte hürmet edilmesi gereken bir yere ya da zamana girmek
anlamına gelen "ihram", hac ibadetiyle ilgili bir terim
olarak; bir kimsenin, hac veya umre ya
da hem hac hem umre yapmak niyeti ile, sair zamanlarda helal olan bazı
davranışları kendisine haram kılması demektir
İHSAR
Sözlükte
alıkoymak, men etmek, engellemek ve âciz olmak anlamlarına gelen ihsâr,
bir hac terimi olarak, hac veya umre yapmak üzere ihrama girdikten sonra, hac
ve umrenin tamamlanmasının engellenmesi; herhangi bir sebeple tavaf ve vakfe
yapma imkanının ortadan kalkması demektir.
İSTİLAM
Sözlükte
selâmlamak anlamlarına gelen istilâm, bir hac terimi olarak, Kâbe’yi
tavaf ederken izdiham nedeniyle Hacer-i Esved'i öpmek mümkün olmaması durumda
Hacerü’l-Esed'i el işareti ile selamlamak demektir.
IZTIBA
Sözlükte bir
şeyi koltuğun altına sokmak anlamına gelen ızdıbâ, peşinden sa'y yapılacak
tavafta erkeklerin omuzlarına aldıkları "rida"nın bir ucunu sağ
koltuk altından geçirip sol omuzları üzerine atıp sağ omuzuı ve sağ kolu açık
bırakmak demektir. Ardından sa'y yapılmayan tavaflarda ıztıba yapılmaz.
KA'BE
Sözlükte küb
anlamına gelen Ka’be, Mekke’de Mescid-i Haram denilen Cami-i Şerîfin
ortasında yaklaşık 13 m .
yüksekliğinde, 11-12 m .
eninde taştan yapılmış dört köşe bir binadır. Kur’ân’da Ka’be; bu ismin (Mâide, 5/97) dışında,
el-beytü’l-haram
(saygı evi) (Mâide, 5/2)
el-beytü’l-muharrem
(haram evi) (İbrâhim, 14/37. Mâide, 5/2)
el-beytü’l-atîk
(eski ev), (Hac, 22/29, 33),
el-beytü’l-ma'mûr
(imar edilmiş ev) (Tûr, 52/4) ve
el-beyt (ev) (Bakara, 2/125, 127) isimleri ile zikredilmektedir.
Ka’be, Beytullah (Allah’ın evi) diye de anılır.
Ka’be’nin;
Doğu köşesine,
Rüknü Hacer-i Esved,
Güney köşesine
Rüknü Yemânî,
Batı köşesine Rüknü
Şâmî,
Kuzey
köşesine, Rüknü Irâki (Irak köşesi) denir.
Kuzey batı tarafında
Hatîm ve Mîzâb-ı Ka’be,
Kuzey doğu
duvarında, kapı,
Kuzey-doğu
duvarı karşısında Makam-ı İbrâhim ve zemzem kuyusu,
Doğu köşesinde
Hecer-i Esved vardır.
Kur’ân’da
Ka’be’nin İbrâhim ve İsmail (a.s) tarafından yapıldığı bildirilmektedir (Bakara, 2/124-129).
Ka’be günümüze
kadar bir çok kere yıkılmış ve tamir edilmiştir. Ka’be, her sene, üzerinde hac
âyetlerinin yazılı olduğu siyah ipek örtü ile örtülür. Tavaf, Ka’be etrafında
yapılır.
KIBLE
Sözlükte
cihet, yön anlamına gelen kıble, dînî bir kavram olarak, Müslümanların
namazda yönelmiş oldukları yön, Kâbe manasına gelir. Müslümanların kıblesi,
Mekke’de bulunan Kâbe’dir. Kâbe’yi görenler için kıble, Kâbe’nin bizzat
kendisidir. Kâbe’yi görmeyenler için, Kâbe’nin bulunduğu taraftır. Kâbe’nin
göğe doğru ve dünyanın merkezine doğru uzantısı da kıbledir. Namazda bu cihete
yönelmeye istikbâl-i kıble denir.
KIRAN HACCI
Bir hac
mevsimi içerisinde umre ile hac ihramını birleştirmek suretiyle yapılan hacdır.
KUDÜM TAVAFI
Sözlükte bir
yere gelmek veya varmak anlamına gelen "kudüm" kelimesi, bir hac terimi
olarak; "ifrad haccı" yapanların Mekke’ye vardıklarında yaptıkları ilk, kıran haccı yapanların ise umreden
sonra yaptıkları ilk tavaftır.
KURBÂN
Sözlükte
yaklaşmak, Allâh’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurbân,
dînî bir terim olarak, ibâdet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı
usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Arapça’da
bu şekilde kesilen hayvana udhiye denir.
MAHREM
Sözlükte
haram, haram kılmak ve haram kılınmış anlamlarına gelen mahrem, dîni bir
kavram olarak, genelde Allâh’ın haram kıldığı, yasakladığı şeylere, özelde ise,
kendileriyle evlenilmesi ebedî olarak haram olan kişilere denir.
MAKAM-I İBRAHİM
İbrâhim’in
Makamı demektir. Bununla maksat, Hz. İbrâhim (a.s)’ın Kâ’be’yi inşâ ederken
iskele olarak kullandığı veya halkı hacca da’vet ederken üzerine çıktığı taşın
bulunduğu yerdir. Bu yer, Kâ’be’nin doğu
tarafında, zemzem kuyusu ila Kâ’be’nin kapısı arasındadır. Buradaki taşta ayak
izi vardır. Taş, cam bir fanus içine alınmıştır.
MEKKÎ
Mekke'de ve Harem bölgesinde,
"Mîkat" sınırları içerisinde yaşayan kimselere denir.
MENASİK
İbadetgâh,
ibadet usulü, kurban boğazlanacak yer, bir adamın alıştığı yer anlamlarına
gelen mensek kelimesinin çoğulu olan menâsik, dînî bir kavram
olarak, en geniş anlamda ibâdet, Allâh’a yakınlaşmak için yapılan her türlü
itaat; hacda yerine getirilmesi gereken vazifeler; kurban kesmek ve kurban
kesilen yer anlamlarına gelmektedir. Aynı kökten türeyen nüsük kelimesi
bu anlamdadır. Ayrıca hac menâsiki anlamına meşâir de denilmektedir.
Kâbe’yi tavaf
etmek, Safâ ile Merve arasında sa’y etmek, Arafat ve Müzdelife vakfeleri ve
Şeytan taşlama hac menasiki arasında yer almaktadır.
MES'A
Hac veya umre
yapan kimselerin, Safâ ile Merve arasında, sa’y ettikleri yere verilen isimdir
(bk. Sa’y)
MESCİD-İ AKSÂ
En uzak mescid
demektir. Mescid-i Aksâ, Küdüs’dedir.
Beyt-i Makdis (kutsal ev) ismiyle de anılan ve Mescid-i Haram’dan sonra
yeryüzünde ilk yapılan mesciddir (Buhârî, Enbiyâ,
10, 40. Müslim, Mesacid, 1-2). Mescid-i Aksâ, Müslümanların ilk kıblesi (Bakara, 2/144), Hz. Muhammed (a.s.)’in İsra
olayında uğradığı (İsrâ, 17/1), Miracın
başladığı, Hz. İsâ’ya kadar bir çok Peygamberin namaz kıldığı mesciddir.
Günümüzde
Mescid-i Aksâ; Kudüste, Süleyman Ma’bedînin güney tarafındaki camiye
denilmektedir. Peygamberimiz ibâdet amacıyla seyahat edilebilecek üç mescidden
birinin Mescid-i Aksâ olduğunu birlidmiştir. (İbn
Mâce, Salât, 197).
MESCİD-İ HARAM
Mekke’de
ortasında Kâ’be’nin bulunduğu Cami-i Şeriftir. Halk arasında Harem-i Şerif de
denir. Yer yüzünde ilk yapılan mesciddir (Müslim,
Mesâcid, 1).
Mescid-i
Haram’da kılınan namaz diğer mescidlerde kılınan namazlardan yüz bin kat daha
fazla sevaptır (İbn Mâce, Salat, 195).
MESCİD-İ NEMÎRE
Mekke’de
Arafat bölgesinin kuzey-batı tarafında Müzdelife istikametinde Urene vadisi
sınırları içinde bulunan mescidîn adıdır. Hacda arefe günü arefe hutbesi bu
mescitte okunur.
MEŞ’AR-İ HARÂM
Mekke’de,
Arafat ile Mina arasında, Müzdelife’nin sonunda Kuzah tepesinin civarına
verilen isimdir. Bu yer hürmetli olması ve burada haccın şiarlarından olan
gecelemek, vakfe yapmak, namaz kılıp dua etmek gibi ibadetler yapıldığından
Meş’ar-ı Haram diye isimlendirilmiştir (Bakara
2/198). Hz. Peygamber, burada sabaha kadar kalarak dua etmişlerdir (Müslim, Hac, 148).
MEŞÂİR (MEŞÂİRU’L-HACC)
İbadetgâh, ibadet usulü, kurban boğazlanacak yer, bir adamın alıştığı yer anlamlarına gelen mensek kelimesinin çoğulu olan menâsik, dini bir kavram olarak, en geniş anlamda ibadet, Allah’a yakınlaşmak için yapılan her türlü itaat; hacda yerine getirilmesi gereken vazifeler; kurban kesmek ve kurban kesilen yer anlamlarına gelmektedir. Aynı kökten türeyen nüsük kelimesi de bu anlamdadır. Ayrıca hac menâsikine meşâir de denilmektedir.
METAF
Tavaf edilen
yer anlamına gelir. Mescid-i Haram içerisinde, tavaf etmek için tahsis edilen
yeri ifade eder.
MÎKAT
Harem Bölgesine veya Mekke'ye
gelmek isteyen "Âfâkîlerin" ihrama girmeden geçemeyecekleri
sınırları belirleyen noktalara denir.
MİNA
Mekke ile Müzdelife
bölgesi arasında bulunan Harem sınırları içinde kalan bölgenin adıdır. Büyük,
orta ve küçük cemreler buradadır. Bayram günleri şeytan taşlama görevi burada
yapılır. Hac ile ilgili kurbanlar burada kesilir.
MİZAB-I KA'BE
Kâbe damına konulan ve Arapça’da mîzâbü’r-rahme, Farsça’da mîzâb-ı rahmet denilen oluk.
MUHRİM
Umre veya hac veya hac ve umre
ibadetini yapmak için "ihram"a giren kimseye ihramda bulunduğu
sürede verilen bir isimdir
MÜLTEZEM
Hacer-i
Esved’in bulunduğu köşe ile Kâbe kapısı arasında kalan kısma denir.
MÜZDELİFE
İleri geçmek ve yaklaşmak
anlamındaki "izdilâf" kökünden türeyen "Müzdelife",
Arafat ile Mina arasında Harem sınırları içinde bir bölgenin adıdır. Mina ile
Müzdelife arasında "Muhassır Vadisi", Müzdelife
sınırları içerisinde Kuzeh dağı üzerinde "Meşar-i Harem"
adında bir tepe vardır.
Akşam ile yatsı namazı cem
edilerek kılındığı için Müzdelife bölgesine "cem'" (جمع)
ismi de verilmiştir (Kurtubî, II,
421. İbn Kudâme, V, 283).
RAVZA-İ MUTAHHARA
Temiz bahçe
demektir. Bu tâbir; Medîne’de Mescid-i Nebevî’de Peygamberimiz (a.s.)’in kabri
ile minberi arasındaki bölüme denir. 10x20 = 200 metrekarelik bir alandır.
Peygamberimiz (a.s.) “Evimle minberim arası, cennet bahçelerinden bir
bahçedir” buyurmuştur. (Buhârî,
Fadlü’s-Salat. 6).
REMEL
Sözlükte
süratli gitmek, koşmak, bir şeyde ziyadelik, ilave gibi anlamlara gelen remel,
dînî bir kavram olarak tavafta kısa adımlarla koşarak ve omuzları silkerek
çalımlı bir şekilde yürümek demektir.
REMY-İ CİMAR
Sözlükte remy
atmak, ayıplamak ve yönelmek; cimar ise, çakıl taşları ve ateş koru kor
parçaları gibi anlamlara gelmektedir. Kelima anlamı itibariyle remy-i cimâr,
taş atmak demektir. Dînî bir kavram olarak, haccedenlerin kurban bayramı
günleri Mina’da, halk arasında şeytan diye isimlendirilen yerlere, usulüne
uygun olarak, küçük küçük taşlar atmalarını ifade etmektedir.
RİDA
Umre veya hac yapmak isteyen
kimsenin ihrama girmek için mutat elbiselerini çıkararak büründükleri iki parça
havlu türü örtüden baş hariç vücudun belden yukarısını örten kısma denir. Belden
aşağısını örten kısma da “izâr” denir.,
İZAR
Pek çok alemin dile getirdiği üzere izar giymek sünnet olarak bilinmektedir. Çünkü özellikle Hac ve Umre yapmak üzere olan erkeklerin, mutlaka belden aşağısını kapatmak için kullanması gereken özel bir giysidir.
RÜKN
Sözlükte
sözlükte köşe ve bir şeyin aslı anlamına gelen rükn, bir hac terimi
olarak hac ve umre ibadetini meydana getiren ve yapılmaması, umre veya haccı
geçersiz kılan temel menasik demektir. Ayrıca Ka’be’nin köşlerine de rükün
denir.
RÜKNÜ HACER-İ ESVED
Hacer-i
Esved'in de bulunduğu Kabe'nin doğu
köşesine denir.
RÜKNÜ IRÂKÎ
Kabe'nin kuzey
köşesine denir.
RÜKNÜ ŞÂMÎ
Kabe'nin batı
köşesine denir.
RÜKNÜ ŞARKÎ
Kabe'nin
Hacer-i Esved'in bulunduğu ve Rüknü Hacer-İ Esved
diye de anılan doğu köşesine denir.
RÜKNÜ YEMÂNÎ
Kabe'nin güney
köşesine denir.
SAFA- MERVE
Kâbe’nin
doğusunda bulunan iki küçük tepeciğin isimleridir. Bugün Mescid-i Haramın
duvarı ile bitişik haldedir. Hac menasikinden olan sa’y, bu iki tepe arasında
yapılır.
SA'Y
Sözlükte
çalışmak, çalışıp kazanmak, gayret etmek, kastetmek, koşmak, yürümek gibi
anlamlara gelen sa’y, dînî bir terim olarak, hac ve umre esnasında
Kâbe’nin doğusundaki Safâ ve Merve denilen iki tepenin arasında, Safâ’dan
başlayıp Merve’de tamamlanmak üzere, yedi defa gidip gelmeyi ifade eder.
ŞAVT
Sözlükte tur,
bir turluk koşu, işin bir kısmı, gaye, mesafe gibi anlamlara gelen şavt,
dînî bir kavram olarak, tavafta Hacer-i Esved’den başlayıp Hatîmin
dışından Kabe’nin etrafında bir defa dolaşmayı; sa’yde ise, Sâfâ ile Merve
arasındaki her bir gidiş veya gelişi ifade eder.
TAHALLÜL
Sözlükte haram iken helal
olmak anlamına gelen "tehallül", ihram yasaklarının sona
ermesi, ihram'dan çıkma demektir. İki tahallül vardır. Kurban bayramının
birinci günü tıraş olduktan sonra birinci
tahallül gerçekleşir. Bu durumda cinsel ilişki dışınka ibütün ihrdam
yasakları sona erer. Ziyaret tavafından sonra ikinci tehallül
gerçekleşir. Bununla cinsel ilişki yasağı da kalkar.
TAKSİR
Umre veya hac yapmak için
ihram giren kimsenin belli menasiki yaptıktan sonra ihramdan çıkması için
saçlarını kısaltmasına denir.
TAVAF
Sözlükte bir
şeyin çevresini dolaşmak, dönmek anlamlarına gelen tavaf, dînî bir
kavram olarak, Hacer-i Esved’in hizasından başlayarak Kabe’yi sola almak
suretiyle, yedi defa Kâbe etrafında dönmek demektir.
TEHLİL
Dîn
ıstılahında, (Allah’tan başka ilah yoktur) anlamındaki “lâ ilâhe illâ’llah”
tevhit cümlesini söylemeye denir.
TEKBİR
Dîn
ıstılahında, Allah en büyüktür, Allah her şeyden daha büyüktür anlamına gelen
Allâh’ü ekber diyerek Allah’ı azamet ve kibriya ile anmak demektir.
TELBİYE
Sözlükte emre
icabet etmek anlamına gelen telbiye, bir hac terimi olarak “lebbeyk” diye
başlayan cümleleri söylemeye deri.
TEŞRÎK TEKBİRİ
Zilhiccenin
9-13. günlerinde farz namazlardan sonra الله اكبر الله
اكبر لا اله الا الله و الله اكبر الله اكبر و لله الحمد cümlesine söylemeye
denir.
TEMETTU
Sözlükte
yararlanmak anlamına gelir. Aynı yılın hac aylarında önce umre yapıp ihramdan
çıktıktan sonrea ihrama girip hac yapmaya temettu haccı denir.
TERVİYE
Sözlükte suya
kandırmak anlamına gelen tervviye Zilhicce ayının 8. günü, yani Kurban Bayramı
arafesinden bir önceki güne denir.
UDHIYYA
Kurban bayramı günlerinde
ibadet niyetiyle kesilen kurban demektir.
UMRE
Sözlükte uzun
ömürlü olmak, evi mamur etmek, bir yerde ikamet etmek, Allah'a kulluk yapmak, korumak ve mal çok
olmak anlamlarındaki "a-m-r" kökünden türeyene "umre"
bir hac terimi olarak belirli bir zamana
bağlı olmaksızın ihrama girip tavaf ve sa‘y yaptıktan sonra tıraş olup ihramdan
çıkarak yapılan ibadete denir.
VAKFE
Sözlükte belirli bir yerde bir
süre kalmak anlamına gelen "vakfe"; bir hac terimi olarak, hac
yapma niyetiyle ihrama girmiş olan bir kimsenin Zîlhicce ayının 9. günü öğleden
sonra Arafat’ta ve aynı gece Müzdelife’de bir müddet kalmak demektir.
ZEMZEM
Kâ’be’nin
doğusunda Yüce Allah’ın Hâcer ile oğlu İsmail’e ihsan ettiği suya denir.
0 Yorumlar:
Yorum Gönder