MEDİNE-İ MÜNEVVERE'Yİ VE HZ. PEYGAMBER'İNKABRİNİ ZİYARET
I. MEDİNE-i MÜNEVVERE
Medine, Suudi
Arabistan'ın Hicaz bölgesinde, Mekke'in yaklaşık 450 km. kuzeyinde ve Kızıldeniz kıyısından iki
yüz km. kadar içeride yer alan bir şehirdir. İslam'dan önceki adı "Yesrib" iken, Hicretten sonra Hz.
Peygamber tarafından "el-Medine" diye adlandırılmıştır.[1]
Zamanla, "Peygamber'in Şehri" anlamına, "Medinetü'n-Nebi"
ve "Allah Resulü'nün nuru ile aydınlanmış şehir" anlamına
"el-Medinetü'l-Münevvere" diye de anılmaya başlamıştır.
Medine, Hz.
Peygamber'in hicret yurdudur. Mekkeli müşriklerin baskı ve eziyetleri sonucu
Allah'ın Resulü buraya sığınmış, peygamberlik hayatının son on yıllık kısmını
burada geçirmiş, Kur'an'ın büyük bir kısmı bu topraklarda inmiştir. Yine, ilk
İslam devleti Resülullah'ın öncülüğünde
Medine'de kurulmuş, İslam'ın nuru dünyaya buradan yayılmıştır. Allah'ın Resülü
son nefesini burada vermiş, yine burada toprağa verilmiştir.
Her müslüman,
Hz. Peygamber (s.a.v.) in o büyük peygamberin yaşadığı, İslam'ı tebliğ ettiği
yerleri görmek, onun soluduğu havayı solumak arzusunu içinde taşır. İşte bu
sebeple, daha ilk dönemlerden itibaren müslümanlar, Hz. Peygamber’in
mescidinin, kabrinin, Uhud şehitliğinin
ve Baki mezarlığının bulunduğu ve İslam tarihinin bir çok önemli olayının
gerçekleştiği Medine-i Münevvere’yi ziyaret ede gelmişler, bu ziyareti gerçekleştirmek
için adeta fırsat kollamışlardır. Özellikle Medine’ye uzak ülke ve beldelerde
oturanlar açısından, hac yolculuğu, Resülüllah’ın mescidini ve kabrini ziyaret için iyi bir fırsattır.
II. MESCİD-İ NEBEVİ’İN FAZİLETİ
Hz. Peygamber
(s.a.v.) in Medine’ye hicretinden hemen sonra ashabıyla birlikte inşa ettiği ve
Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Resül diye anılan Medine Mescidi, Mescid-i Haram ve
Mescid-i Aksa’dan sonra yer yüzündeki en faziletli mescittir. Resülüllha’ın
kabr-i şerifi de Mescid’in doğu yönünde bulunan hücrede yer almaktadır.
Mescid’in genişletilmesi sebebi ile günümüzde bu hücre mescidin içinde
kalmıştır. Hz. Ebubekir ile Hz. Ömer’in kabirleri de aynı yerdedir
Resülüllah
Efendimiz,
لا
تشد الرحال إلا لثلاثة مساجد: المسجد الحرام ، والمسجد ا لأقصى ومسجدي هذا “Mescid-i Haram, benim şu mecidim (Mescid-i
Nebi) ve Mecid-i Aksa’dan başka hiçi bir mescid için (namaz kılmak, ibadet
etmek maksadi ile) yolculuk yapmak uygun olmaz”[2]
anlamındaki hadisi şerifi ile, Mecscid-i Nebi'yi ziyaretin ve orada ibadet
etmenin faziletini ifade buyurmuştur. Yine,
صلاة فى مسجدى هذا تعد ل الف صلاة فيما سواه من المساجد الا
المشجد الحرام “Benim şu mescidimde
kılınan bir vakit namaz, Mescid-i Haram dışındaki diğer mescitlerde kılınacak
bin vakit namaza denktir”[3]
anlamındaki hadisi ile de bu mescid-i şerifin faziletini dile getirmiştir.
III. PEYGAMBERİMİZİN KABRİNİ ZİYARETİN HÜKMÜ
Peygamberimizin kabrini ziyaret etmek
menduptur. Şu hadis-i şeriflerde kabrinin ziyaret edilmesini tavsiye ve teşvik
edilmiştir:
. من زار
قبرى وجبت له شفاعتى
“Kim kabrimi ziyaret ederse ona şefaatim vacip olur”[4]
. من زارقبرى
بعد موتى فكانما زارنى فى حياتى
"Ölümümden sonra kabrimi ziyaret eden, beni hayatımda ziyaret etmiş gibidir”[5]
.من حج فزار قبرى بعد موتى كان كمن زارنى فى حياتى "Kim hac yapar da ölümümden sonra kabrimi
ziyaret ederse, beni hayatımda ziyaten etmiş gibi olur."[6]
Bu hadisi şerifler ve benzerlerinden
hareketle her devirde İslam bilginleri Resülüllah’ın kabr-i şerifini ziyaret
etmenin en faziletli menduplardan biri olduğunu ifade etmişler, hatta Hanefi
bilginlerinden bazıları gücü yerinde olanlar için, bu ziyaretin vacip
derecesine yaklaşan bir sünnet olduğunu söylemişlerdir.[7]
IV. MESCİD-İ NEBEVİ’Yİ VE PEYGAMBERİMİZİN KABRİNİ ZİYARETİN ÂDÂBI
Resülüllah Efendimiz, ما من احد يسلم على
الا رد الله على روحى حتى ارد عليه
“Bir kimse
bana selam verince Allah bana ruhumu iade eder, ben de o kimsenin selamını
alır, ona karşılık veririm”[8]
buyurmuştur.
Peygamber
Efendimizi ziyaret etmeğe niyet eden kimse, mescidini ziyaret etmeğe niyet eder
ve bu ziyaret ile Allah’ın rızasını kazanmayı amaçlar.Yolculuğu sırasında her
zamankinden daha çok salat-ü selam getirir. Medine’ye yaklaşıp Mescid-i Nebiyi
ve civarını görünce salat-ü selamı daha da arttırır ve
اللهم هذا حرم نبيك فاجعله وقاية
لى من النار وامنا من الذاب وسوء الحساب
"Ey Allah’ım! Bu, Peygamber’inin haremidir. Onu
benim hakkımda cehennem ateşinden, azaptan ve kötü hesaptan korunma vesilesi
kıl” diye dua eder. Mümkünse Medine’ye girdiğinde gusleder veya abdest
alır. Temiz elbiseler giyinir, güzel koku sürünür, Mescide ulaştığında,
بسم الله وعلئ ملة رسول الله رب ادخلنى مدخل
صدق واخرجنى مخرج صدق واجعل لى من لدنك سلطانا نصيرا اللهم صل على محمد وعلى آل
محمد واغفر لى ذنوبى وافتح لى ابواب رحمتك و فضلك
“Allah'ın
adıyla ve Resülullah’ın dini üzere (bu
ziyareti yapıyorum) Ey Rabbim, (gireceğim yere) doğruluk ve esnelik içinde
girmemi sağla. Çıkacağım yerden de beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar.
Katından bana yardımcı bir kuvvet ver”[9] Ey
Allah’ım! Peygamber’in
Muhammed’e ve onun aile fertlerine salât
ve selam et. Günahlarımı bağışla, bana rahmet ve ihsanının kapılarını bana aç” diye dua eder. Sağ
adımını atarak tevazu ve saygı ile içeriye girer. Kerahet
vakti değilse iki rekat tahiyyetülmescid namazı kılar. Bu namazı mümkünse,
Hz.Peygamberin kabrinin bulunduğu hücre ile mimberinin arasında bulunan ve “Ravza-i Mutahhare” diye anılan yerde,
değilse mescidin uygun bir yerinde
kılar. Resülullah (s.a.v.)
ما بين بيتى ومنبرى روضة من رياض
الجنة و منبرى على حوضى
“Evimle minberimin arası cennet bahçelerinden
bir bahçedir, minberim de (Kevser) Havuzumun üzerindedir”[10] buyurmuştur.
Tahiyyetülmescid namazını kıldıktan sonra, bu
nimete ulaştığı için şükür seçdesi yapar veya iki rekat şükür namazı kılar,
sonra kabr-i şerife doğru ilerler, Peygamber Efendimiz'in mübarek başı hizasına
gelince iki metre kadar mesafede yüzü kabre, sırtı kıbleye dönük olarak durur.
Resülüllah’ın kendisini gördüğü, söylediklerini işittiği, kendisine mukabelede
bulunacağı bilinci ve duasının kabul
edileceği inancı ile şöyle selam verir
ve dua eder:
السلام عليك يا
رسول الله السلام عليك يا نبى الله
السلام عليك يا
صفى الله السلام عليك يا نبى الرحمة
السلام عليك يا
شفيع الامة
السلام عليك يا سيدح المرسلين
السلام عليك يا خاتم النبيين
السلام عليك مزمل السلام عليك يا مد ثر
السلام عليك يا محمد السلام عليك يا ايها النبى
احمد
السلام عليك و
على اهل بيتك الطيبين الطاهرين الذين اذهب الله عنهم الرجث وطهرهم تطهيرا
جزاك الله عنا افضل ما جزى نبيا عن قومه ورسولا عن امته
اشهد ان لا اله الا الله وانك رسول الله قد بلغت
الرسالة واديت الامانة و نصحت الامة و اوضحت الحجة وجاهد ت فى الله حق جهاده
اللهم آت سيدنا
محمد الوسيلة والفضيلة وابعثه مقاما محمودا الذى وعدته وآته نهاية ما ينبغى ان
يساله السائلون
اللهم صل على سيد نا محمد عبدك ورسولك النبى الامى وعلى آله وازواجه
وذرياته كما صليت على ابراهيم و على آل ابراهيم بارك على محمد وعلى آل محمد كما
باركت على ابراهيم فى االعا لمين انك حميد مجيد.
"Allah'ın
selamı üzerine olsun ey Allah'ın Resülü.
Allah'ın
selamı üzerine olsun ey Allah'ın Nebisi.
Allah'ın
selamı üzerine olsun ey Allah'ın seçkin Peygamberi.
Allah'ın
selamı üzerine olsun ey rahmet Peygamberi.
Allah'ın
selamı üzerine olsun ey ümmetin şefaatçisi.
Allah'ın
selamı üzerine olun ey Peygamberlerin efendisi.
Allah'ın
selamı üzerine olsun ey nebilerin sonuncusu.
Allah'ın
selamı üzerine olsun "Ey örtünüp bürünen Peygamber"
Allah'ın selamı üzerine olsun ey Muhammed,
Allah'ın selamı üzerine olsun ey Nebi Ahmed.
Allah'ın
selamı sana ve Allah'ın kirlerini giderip tertemiz kıldığı güzel ve temiz ev
halkına olsun.
Allah
bizden yana seni, bir nebiyi kavminden yana ve bir resülü ümmetinden yana
mükafatlandırdığı en yüksek derece ile mükafatlandırsın.
Şahadet
ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve sen Allah'ın Resülü'sün. Peygamberlik
görevini ve emaneti yerine getirdin. Ümmete nasihat ettin, Kur'an'ı açıkladın,
Allah yolunda hakkıyla cihad ettin.
Allah'ım!
Efendimiz Muhammed (s.a.v.) e vesileyi ve fazilet ver ve onu kendisine vad
ettiğin "makam-ı mahmûd"a gönder. Ona, senden istenebileşek en büyük
mükafatları ver.
Allah'ım!
Efendimiz, kulun ve ve Resülün, ümmi
Nebi'n Muhammed'e ve onun Aile fertlerine, eşlerine ve soyuna salât et, tıpkı
İbrahim (a.s.)a ve onun aile fertlerine salat ettiğinğin gibi ya Rabbi.
Efendimiz
Muhamme'i (a.s.) ı ve onun aile fertlerini mübaret kıl, tıpkı İbrahim (a.s.)a
ve onun aile fertlerine salat ettiğinğin gibi ya Rabbi!" diye selam
verir ve dua eder.
Kendisi
vasıtası ile Resülüllah’a selam gönderilmiş ise;
السلام عليك يا رسول الله من فلان يستشفع بك الى ربك فاشفع اه
ولجميع المسلمين
"Ya Resülellah! Filanca kişinin sana
selamı var, Allah katında kendisi için şefaatçi olmanı istiyor; ona ve bütün
müslümanlara şefaat eyle” diye selamı iletir.
Peygamberimiz (a.s.)’a sağlığında nasıl
saygı göstermek gerekiyor idiyse, vefatından sonra da yanı şekilde ona saygılı
davranmak gerekir. Onun mescidinde ve kabr-i şerifinin yanında yüksek sesle
konuşulmaz, kabrin yanına fazla yaklaşılmaz, duvarlarına el ve yüz sürülmez,
sırt veya göğüs ile duvarlarına yaslanılmaz, etrafında tavaf edilmez,
başkalarına rahatsızlık verilmez. Bu tür davranışlar bidattir. Ziyaret
süresince Allah’ın Resulünün sağ olup hücre-i saadetine istirahat etmekte olduğu
düşüncesi ile hareket etmelidir. Unutmamak gerekir ki, o makam, Allah teala’ın
bazı sahabîleri “Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber’in sesinin üstüne
yükseltmeyin”[11] diye uyardığı makamdır.
Dua, salât ve selamdan sonra, bir metre kadar sağa
ilerleyerek Hz. Ebubekir (r.a.) ın başının hizasında durur:
السلام عليك يا
خليفة رسو ل الله
السلام عليك يا
صاحب رسول الله فى الغار
السلام عليك يا رفيقه فى الاسفار
السلام عليك يا امينه فى الاسرار
جزاك الله عنا افضل ما جزا اماما عن امة نبيه
لقد خلفته باحسن خلفة و سلكت طريقه و منهاجه خير مسلك و قاتلت اهل الر دة والبدع و
مهدت الاسلام ووصلت الارحام ولم تزل قائما بالحق ناصرا لاهله حتى اتاك اليقين
فالسلام عليك و رحمة الله وبركاته.
“Allah'ın
selamı üzerine olsun ey Allah Resülü'nün halifesi. Allah'ın selamı üzerine olsun
ey Allah Resülü'ün sığındığı mağıradaki arkadaşı. Allah'ın selamı üzerine olsun
ay Allah Resülünün yolculuk arkadaşı. Alah'ın selamı üzerine olsun ey onun
sırlarının güvenilir saklayıcısı. Allah seni bizden yana, bir önderi;
peyganberinin ümmetinden yana mükafatlandırdğı en yüksek derece ile
mükafatlandırsın. Hiç şüphey yok, sen Allah'ın Resülüne en güzel şekilde
halifelikyaptın, onun yolunu en iyi şekilde takip ettin. Dinden dönenlerle ve
bidatçılarla savaştın savaştın, akrabalık bağlarını gözettin. Ölünceye kadar hakkı daima ayakta tuttun, haklı olana yardım ettin. Allah'ın selamı, rahmeti
ve bereketi üzerine olsun" diye selam verip dua eder.
Bir metre
kadar sağa doğru ilerleyerek Hz. Ömer(r.a.) ın başı hizasına gelir. Burada;
السلام عليك يا امير المؤمنين
السلام عليك يا مظهر الاسلام
السلام عليك يا مكسر الاصنام
جزاك
الله عنا افضل الجزاء و رضى عمن استخلفك فلقد نصرت الاسلام والمسلمين فكفلت
الايتام ووصلت الارحام وقوى بك الاسلام
وكنت للمسلمين اماما مرضيا وهاديا مهديا جمعت شملهم واغنيت فقيرهم وجترت كسرهم
فالسلام عليك و رحمة الله و بركاتة.
"Allah'ın selamı üzerine olsun ey
müminlerin emiri. Allah'ın selamı üzerine olsun ey müşriklerin baskısı altında
iken müsülmanlığını ortaya koyup ilan
eden yiğit. Allah'ın selamı üzerine olsun ey putları kıran Halife. Allah seni
en güzel bir şekilde müküfatlandırsın ve seni halife yapanlardan razı. Çünkü
sen İslam'a ve müslümanlara yardım ettin, yatimleri himayen altına aldın,
akrabalık bağlarını gözettin. İslam seninle güç kazandı Müslümanların için razı
olunan bir önder, doğru yola iletilmiş bir yol gösterici oldun.Onların
birliğini sağladın, fakir olanlarını zengin kıldın, eksiklerini tamamladın.
Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerine olusun" diye selam verip
dua eder.
Daha sonra tekrar Resülüllah’ın mübarek başı
hizasına gelerek;
اللهم انا جئنا من بلاد شاسعة و نواح بعيدة
قاصدين قضاء حق نبيك صلى الله عليه وسلم و النظر الى مآثره فان الخطايا قد قصمت
ظهورنا و الاوزار قد اثقلت كواهلنا و هو الشافع المشفع الموعود بالشفاعة والمقام
المحمود وقد قلت ولو انهم اذ ظلموا نفسهم جاؤك فاستغفروا الله واستغفر لهم الرسول
لوجدوا الله توابا رحيما و قد جئنا مستغفرين لذنوبنا اللهم فشفعه فينا و توفنا على
سنته واوردنا حوضه و اسقنا بكاسه غير خزايا ولا نادمين اللهم شفعه فينا اللهم شفعه
فينا
اللهم ربنا اغفر لنا
ولآبائنا وامهاتنا ولاخواننا الذين سبقونا بالايمان و لا تجعل فى قلوبنا غلا للذين
آمنوا ربنا انك رؤف رحيم
ربنا آتنا فى الدنيا حسنة وفى اللآخرة حسنة و
قنا عذاب النار
سبحان ربك رب العزة عما يصفون وسلام على
المرسلين والحمد لله رب العالمين.
"Allah'ım!
Uzak ülkelerden, uzak beldelerden, Peygamber'in Muhammed (s.a.v.)'e karşı
görevimiizi yerine getirmek ve onun
bıraktığı hatıraları görmek maksadıyla geldik. Hatalarımız belimizi büktü,
günahlarımız omuzlarımızı çökertti. Muhammed Mustafa ise şefaatinin kabul
olunacağı, övülmüş en yüce makama çıkarılacağı vad edilmiş şafaatçi bir
Paygemberdir. Sen ise Kur'an'da; "Eğer onlar kendilerine zulmettikleri
zaman sana gelseler de Allahtan günühlarının bağışlanmasını dileseler ve
Peygamber'e onlara bağışlama dileseydi, elbette Allah'ı tövbeleri içok kabul
edilci ve ço merhametli bulacaklardı"[12] buyuruyorsun. Biz de
günahlarımızın bağışlanması dilemek için geldik. Ey Allah'ım, onu bize şefaatçi
kıl, canımızı onun dini ve sünneti üzere al, terk edilmemiş ve pişman olmamış
kimseler olarak bizi onun Kever hacuzunun başında topla ve onun kabından bize
su içir. Allah'ım onu bize şefaatçı kıl, Allah'ım onu bize şefaatçı kıl.
Allah'ım!
Bizim günühlarımızı, bizden evvel iman ile göçmüş babalarımızın, annelerimizin
ve kardeşlerimizin günühlarını bağışla. Kalplerinizde iman edenlere karşı
hiçbir kin tutturma. Ey Rabbimiz" Şuphesiz sen çok esirgeyicisin, çok
merhametlisin. Rabbimiz, bize dünyada bir iyilik ver, ahirettede bir iyilik ver
ve bizi cehennem azabından koru. Şeref ve izzet sahibi Rabbimi, inanmayanların
yanlış nitelemelerinden tenzih ederim. Selam olsun peygambelere, hamd olsun
Alemrin Rabbi olan Allah'a" diye dua eder.
Dilerse orada, dilerse mescidin uygun olan her hangi bir yerinde başka dualarda
bulunur, kendisi, ailesi, yakınları için dua eder.
Dua ederken
sesini fazla yükseltmez, aşırılığa kaçmaz, tevazu ve huşu içinde olur.
ادعوا ربكم تضرعا
وخفية انه لا يحب المعتدين
“Rabbinize
alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü O haddi aşanları sevmez”[13]
ayetini ışığında hareket eder.
Daha sonra Kabri Şerif ile Minber arasında
bulunan “Ebû Lübâbe Sütunu”nun yanına gelir, burada iki rekat namaz kılar,
istiğfarda bulunur.[14] Dana
sonra “Hannâne Sütunu”nun yanına gelir. Burada da dua eder, fırsat bulursa
namaz kılar.[15] Mescid’de bulunduğu
süreyi Kur’an okumak, zikir, dua ve niyazda bulunarak değerlendirir[16]
V. MEDİNE’DE KALINACAK SÜRENİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Ziyare eden kimse, Medine’de kalındığı sürece
bu mübarek beldenin azameti, İslamiyet açısında taşıdığı önem, Hz. Peygamber
(s.a.v.)’in hayatındaki yerini daima göz önünde bulundurur. Kainatın
Efendisinin hicret yurdu olan bu topraklarda onun yaşadığı örnek hayatın
hatırasını yaşamaya çalışır. Vahyin indiği bu yerlerde Resülullah’ın dolaştığı,
belki de şu anda bulunduğu yerde Kainatın Efendinin de bulunmuş olduğunu düşür
ve onunla aynı havayı solumanın hazzını tadar.
Mümkün mertebe beş vakit namazı Mescid-i
Nebevi’de kılmaya gayret eder, imkan oldukça oruçlu bulunmaya gayret eder, bu
müstehaptır. Her fırsatta tasaddukta bulunur. Böyle bir fırsatın bir daha ele
geçemeyeceği düşüncesi ve bilinci ile hareket eder.
Medine’ bulunan mübarek
mekanlar ziyaret eder.
Medine'den ayrılma vakti
gelen ziyaretçi, Mescid-i Nebi'de iki rekat namaz kılar, dilediği gibi dua
eder. Resülülah'ın kabrinin yanına gelerek yukarıda zikredilen duaları okur,
arzu ettiği başka dualar yapar, bu mekanlara yeniden ulaşma imkanına kavuşmayı
Allah'tan diler. Mescitten ayrılırken;
اللهم لا تجعله آخر العهد بحرم رسولك وسهل لى العود الى الحرمين سبيلا سهلة
وارزقنى العفو والعافية فى الدنيا والآخرة وردنا الى اهلنا سالمين غانمين.
"Allah'ım! Resülünün haremine
yaptığım bu ziyareti son ziyaretim kılma.
Mekke ve Medine haremlerine yenide kolaylıkla gelmemi sağla. Dünya ve
ahirtette afiyet içinde olmayı ve bağışlanmayı bana nasip et ve bizi ailelerimize
güvenlik içinde ve bol kazançlı kimseler olarak döndür" diye dua eder.
VI. MEDİNE’DEKİ BAZI MÜBAREK MEKANLAR
1. Kuba Mescidi
Kuba,
Medine’ye yaya olarak bir saatlik
mesafede bulunan meskün mahaldir. Bu gün Medine’nin bir mahallesi haline
gelmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.) Mekke’den Medine’ye hicreti sırasından
Kuba’da konaklamış ve Buhâri’nin rivayetine göre burada on dört gün kalmıştır.[17]
Burada bulunduğu sürede Resülüllah yapım çalışılmalarında kendisinin de yer
aldığı İslam’ın ilk mescidini yaptı ve içinde namaz kıldı. Kuran-ı Kerim’de
“İlk günden, temeli takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) üzerine kurulan
mescit, içinde namaz kılmana elbette daha layıktır”[18]
anlamındaki ayetti zikredilen mescit Kuba mescididir.
Hz.Peygamber
(a.s.), Medine’ye yerleştikten sonra da, genellikle cumartesi günleri binekle
veya yaya olarak Kuba’yı ziyaret eder, mescitte namaz kıldıktan sonra Medine’ye
dönerdi. Bir hadis-i şerifte,
……………….
“Kuba Mescidi’nde kılınan bir vakit namaz
bir umre yapmak gibidir”[19]
buyurulmuştur.
Kuba mescidini
ziyaret edip burada iki rekat namaz kılmak müstehaptır.
2. Cuma Mescidi
Resülullah'ın
hicret yolculğu sırasında uğradığı ve bir mescid inşa ettiği Kubadan Medine'ye
gitmek üzere bir Cuma günü yola çıktı.Yolu üzerinde bulunan Rânûna Vadisi'ne ulaştığında
öğle vakti olmuştu. Allah'ın Resülü ilk Cuma namazını burada kıldırdı. Namazın
kılındığı bu yerde inşa edilmiş olan mesid, Cuma Mescidi adıyla anılmaktadır.
3. Baki’ Mezarlığı (Cennetü’l-Bakî’)
Mescid-i
Nebevi’nin yakınında bulunan bu mezarlığın yerini Hz. Peygamber (s.a.v)
belirlemiştir. Mezarlık olarak kullanılmaya başlamadan önce Baki’, “Ğarkad”
denilen bir tür çalılık ile kaplı idi. Bu sebeple “Ğarkad” diye de anılır.
Buraya muhacirlerden ilk defnedilen Osman b. Maz’ûn’dur. Daha sonraları Hz.
Peygamber’in oğlu İbrahim de buraya defnedildi. Yine Peygamberimizin
kızlarından Rukayye, Zeynep, Fatıma ve torunu Hasan da buraya defnedildi. Yine
Peygamberimizin amcası Abbas, Halası Sayfiyye binti Abdülmuttalip, Hz. Osman,
Abdurrahman b. Avf, Sa’d ibn-i Ebi Vakkas ve Ebû Hüreyre gibi bir çok İslam
büyüğü burada yatmaktadır.
4. Mescidü'l-Kıbleteyn (İki Kıbleli Mescid)
İslam'ın ilk
yıllarında namaz Küdüs'teki Mescid-i Aksâ'ya dağru kılınıyordu. Peygamber
Efendimiz kıblenin Mekke'deki Mescid-i Haram olmasını, namazların Mesacid-i
Haram tarafına dönülerek kılmasını arzu ediyor ve bu yönde vahy gelmesini
bekliyordu. Resülüllah'ın Medine'ye hicret etmesiniden on altı ay sonra idi.
Bir gün Hz. Peygamber (s.a.v.) Seleme oğulların mescidinde sahabileri ile
birlikte oğle namazını kılıyordu. Namazın ilk iki rekatı tamamlandığı sırada
kıblenin Mescid-i Haram olması yönündeki beklentisini gerçekleştiren vahiy
geldi:
………………..
Êy
Peygamberim! Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini)
göryoruz. (Merak etme,) elbette seni hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz.
(Bundan böyle) yüzünü Mescid-i Haram
yönüne çevir. (Ey müslümanlar!) Siz de nerede olursanız yüzünüzü hep onun
tarafına çevirin."[20]
Bu ayetin
inmesi üzerine Peygamberimz (a.s.) ve onunla birlikte namaz kılanlar yüzlerini
ters yöne yani Mekke'deki Mescidi Haram yönüne çevirip namazı öyle tamamladılar.
Böylece namazın ilk iki rekatı eski kıble olan Mescid-i Aksâya doğru, son iki
rekatı ise yeni kıbleye, Mescid-i Haram’a doğru kılınmış oludu. Bundan dolayı
içinde bir tek namazın iki ayrı kıbleye doğru kılındığı bu mescide, "İki
Kıbleli Mescid" anlamına "Mescidü'l-Kıbleteyen" denmiştir.
5. Uhut Şehitliği
Uhud,
Medine'nin 5 km .
Kuzeyinde yer alan bir dağın adıdır. Hz. Peygamber (s.a.v.) , Hicretin 3.
yılında, bu dağın eteklerinde Mekke'li müşrikler ile savaşmıştır. İslam
tarihinde Uhut savaşı diye anılan bu savaşta aralarında Hz. Hamza ve Abdullah b. Cahş ve Mus'ab b. Umeyr, Hanzala
b. Ebî Âmir, Enes b. Nadr'ın da bulunduğu 70 sahabi şehit düşmüş ve buraya
defnedilmişlerdir.
Uhud
şehitliğinin ziyaret edilmesi müstehap görülmüştür. Hz. Peyegaber (s.a.v.),
…………………
"Uhut
bizi sever, biz de kendisini severiz" [21]
buyurmuştur.
0 Yorumlar:
Yorum Gönder