HAC VE UMREDE KURALLARA AYKIRI DAVRANIŞLAR VE CEZALARI
Hac ve umre
ibadetlerinin edasıyla ilgili olarak ihramda iken iken ve ihramsız iken
uyulması gereken kurallar vardır. Bunlara uyulmaması çeşitli cezalar
gerektirir.
Hac ve umre
ile ilgili cezalar; hac ve umrenin vaciplerini terk etmekten doğan cezalar
ve ihram yasaklarını ihlal etmekten
doğan cezalar olmak üzere iki kısma ayrılır.
I. HAC VE UMRENİN VACİPLERİNİ TERK ETMENİN CEZALARI
Haccın veya
umrenin farzlarının (rükün ve şartlarının) yerine getirilmemesi halinde yapılan
hac veya umre geçerli olmaz. Farzları ihlalin başka bir şeyle telafisi mümkün
değildir.
Haccın veya
umrenin vaciplerinden birinin terk edilmesi durumunda hac veya umre fasid olmaz
ise de mazeret olmadan terk edilmesi tahrimen mekruhtur.
Mazeret
olmadan terk edilen veya zamanında yapılmayan her vâcip için dem gerekir.[1]
Kıran haccı
yapan bir kimse umre tavafının abdestsiz yapılması gibi sadece umreyi veya
Müzdelife'de vakfe yapılmaması gibi sadece haccı ilgilendiren bir vâcibin terk
edilmesi sebebiyle tek ceza gerekir.
Hac veya umrenin
biri "mustakil (aslî)" diğeri de her bir menasikin vacibi (fer'î) olmak
üzere iki çeşit vacibi vardır.
Bu vaciplerden
biri, semavî bir mazeret bulunmaksızın terk edilmesi halinde dem gerekir.
Semavi bir mazeret sebebiyle terk edilirse her hangi bir ceza gerekmez.
Haccın Mustakil (Aslî)Vacipleri şunlardır:
a) Sa’y,
b) Müzdelife
vakfesi,
c) Remy-i
cimar (Şeytan taşlama),
d) Saçları
dipten tıraş etme veya kısaltma,
e) Veda tavafı
Sa’y ile tıraş
olma veya saçları kısaltma aynı zamanda umrenin de vaciplerindendir.
Bu müstakil vaciplerin dışında hac ve umre menasikine bağlı (fer’î)
vacipler vardır. Bu vaciplerin de semâvî bir mazeret olmaksızın terk
edilmesi halinde dem gerekir.
1. Mikat Mahalli İle İlgili Cezalar
İster hac, ister, ticaret ve isterse ziyaret maksadıyla olsun Mekke’ye
gitmek isteyen bir kimsenin mîkat mahallinden ihrama girerek geçmesi vaciptir.
Bu vacibin terk edilmesi halinde dem gerekir. Ancak dönüp Mîkat
mahallinden ihrama girererse ceza düşer.
Doğrudan Medine'ye gitmek üzere Cidde'ey gelen ancak her hangi bir
sebepten dolayı Mekke'ye gitmek durumunda kalan kimse, Cidde'de ihram girer ve
herhangi bir ceza gerekmez.
Şafiî mezhebine göre hac ve umre dışında bir maksatla Mekke’ye
gidecek olan kimselerin mikat mahallinde ihrama girmeleri vacip değil, sünnettir.
Dolayısıyla mikat mahallini ihramsız geçmesi halinde ceza gerektirmez.[2]
2.Tavafla İlgili Yasaklar ve Cezaları
a)
Bir kimse elbisesinde, bedeninde veya tavaf edilen yerde necaset varken tavaf
yaparsa tavafı geçerli olur. Ancak, necaseti temizlemediği için günahakâr
olmakla birlikte bu kimseye her hangi bir ceza terettüp etmez.
Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine
göre necasetten temizlik, tavafın geçerlilik şartı olduğundan bu durumda
yapılan tavaf geçerli olmaz. Mutlaka usulüne uygun olarak yeniden
yapılması gerekir.
b) Bir kimse, avret yerleri açık olarak
tavaf etse tavafı geçerli olur. Ancak vacibi terk etmesi sebebiyle dem
gerekir. Usulüne uygun olarak tavafı yeniden yaparsa ceza ortadan kalkar.
Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine
göre tavafta avret yerlerinin örtülü olması, geçerlilik şartlarından biri
olduğu için bu şekilde yapılan tavaf geçerli olmaz. Mutlaka usulüne
uygun olarak yeniden yapılması gerekir.
c)
Tavafı geri geri yürüyerek yapmak dem gerektirir. Yeniden yapılması
durumunda bu ceza ortadan kalkar.
Şafiî,
Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre bu şekilde yapılan tavaf geçerli
olmaz, yeniden yapılması gerekir.[3]
d)
Tavaf namazı mustakil bir vaciptir, tek edilmesiyle her hangi bir ceza gerekmez
Ancak bu kimse vitir namazı kılmamış gibi günahkâr olur.
Malikî
mezhebine göre tavaf namazını kılmayan kimseye dem gerekir.
Şafiî
ve Hanbelî mezheplerine göre göre tavaf namazı kılmak sünnettir. [4] Terk
edilmesiyle her hangi bir ceza gerekmez. Kötü bir davranışta bulunmuş olur.
e) Kudum
tavafının tamamını veya şavtlarının yarıdan fazlasını cünüp olarak yapmak dem,
abdestsiz olarak yapmak ise sadaka gerektirir.
Dört şavtttan sonra abdestsiz olarak yapılan her şavt için bir fitre
miktarı sadaka verilir.[5]
Cezayı gerektirecek şekilde yapılan tavaf yeniden yapılırsa ceza düşer.
Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre
abdestli olarak yapılması tavafın geçerlilik şartı olduğundan, cünüp
veya abdestsiz olarak yapılan tavaf geçersizdir. Yeniden yapılması gerekir.[6]
f) Umre tavafının
tamamını veya bir kısmını, hatta bir şavtını cünüp, abdestsiz, loğusa veya
adetli olarak yapmak dem gerektirir. Yeniden yapılması halinde ceza
ortadan kalkar.[7]
Kıran haccına niyet eden bir kimse, umrenin tavafını ve sa'yini
abdestsiz yaparsa dem gerekir. Umreyi Arafat vakfesinden önce yeniden yaparsa
ceza düşer.
Bu kimse kudüm tavafını ve haccın sa'yini abdestsiz olarak yaparsa;
tavafı abdestsiz yaptığı için sadaka gerekir, sa'yi muteber (ceza
gerektirmeyen) bir tavaftan sonra yapmadığı için geçersiz olur. Bu sa'yin daha
sonra muteber tavaftan sonra yeniden yapılması gerekir.
g) Ziyaret tavafının tamamını veya şavtlarının yarıdan
çoğunu cünüp, adetli ve loğusa olarak yapan kimseye bedene;
abdestsiz olarak yapan kimseye dem gerekir. Mekke’de bulunduğu
süre içinde tavafı yeniden yaparsa ceza düşer.
Ziyaret tavafının son üç veya daha az sayıda şavtını abdestsiz, cünüp,
loğusa veya adetli olarak yapan kimseye,
her şavt için bir fitre miktarı sadaka gerekir. Ancak abdest aldıktan veya
guslettikten sonra veya kadınlar temizlendikten sonra şavtları yeniden sadaka
düşer.
Malikî
mezhebine göre iki kanama arasındaki kesinti temizlik sayıldığından adet halindeki
kadının kanaması kısa süre durursa, kanamanın durduğu süre içinde temiz
sayılır; gusledip ibadetlerini yapması gerekir. Buna göre ziyaret tavafını özel
hali nedeniyle yapamayan ve Mekke’den ayrılmak mecburiyetinde kalan bir kadının
kanaması kısa süre durduğunda gusledip tavafını yapması mümkün olur ki, bu
durumda tavafını temiz olarak yapmış olduğu için her hangi bir ceza ödemesine de gerek kalmaz.
[8]
Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre hadesten
taharet, tavafın geçerlilik şartı olduğundan; abdestsiz, cünüp, loğusa ve
adetli olarak yapılan tavaf geçerli olmaz, yeniden yapılması gerekir.
Bir mazeret olmaksızın ziyaret tavafının üç veya daha az sayıda şavtını
yapmayan, tavafı tekerlekli sandalyeye binerek veya çıplak olarak yapan kimseye
dem gerekir. Yeniden yapılması halinde ceza düşer.[9]
Ebu Hanife’ye göre ziyaret tavafı, başlangıç vaktinden itibaren ömrün
sonuna kadar her hangi bir zamanda yapılabilir. Ancak bayramın üçüncü günü
güneş batıncaya kadar yapılmazsa dem gerekir.
Ziyaret
tavafının son vakti için bir sınır bulunmadığı görüşünde olanlar şu rivayeti
delil almışyardır:
عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِي اللَّهم عَنْهممَا قَالَ قَالَ رَجُلٌ
لِلنَّبِيِّ صَلَّى اللَّهم عَلَيْهِ وَسَلَّمَ زُرْتُ قَبْلَ أَنْ أَرْمِيَ قَالَ
لَا حَرَجَ قَالَ آخَرُ حَلَقْتُ قَبْلَ أَنْ أَذْبَحَ قَالَ لَا حَرَجَ قَالَ
آخَرُ ذَبَحْتُ قَبْلَ أَنْ أَرْمِيَ قَالَ لَا حَرَجَ
Abdullah b.
Abbas (r.a)'dan rivayet edilmiştir:
Sahâbîlerden
birisi Hz.Peygamber’e,
- "Şeytan
taşlamadan ziyaret tavafını yaptım (olur mu)?" dedi. Hz.Peygamber,
- “Zararı yok, (olur)”
buyurdu. Bir başka sahâbî,
- "Kurban
kesmeden önce tıraş oldum (olur mu) dedi. Hz.Peygamber,
- “Zararı yok, (olur)” buyurdu. Bir başka sahâbî,
- "Şeytan
taşlamadan önce kurban kestim (olur
mu?" dedi. Hz.Peygamber,
- “Zararı yok, (olur)” buyurdu.[10]
h) Vedâ tavafının tamamını veya şavtların yarıdan çoğunu
terk etmek veya tavafı cünüp olarak
yapmak dem gerektirir.
Bu tavafın şavtlarının yarıdan azının terk edilmesi veya tavafın abdestsiz
yapılması halinde terk edilen veya abdestsiz yapılan her bir şavt için bir fıtır
sadakası verilmesi gerekir.[11]
Veda tavafını
yapmadan Mekke'den ayrılan kimse, mikat mahallini geçmeden dönüp tavafını
yaparsa ceza düşer. Mîkadı gectikten sona dönmek isterse mîkat mahallinde umre
ihramına girer, umresini yaptıktan sonra veda tavafını yapar. Bu durumda da
ceza düşer.
Malikî
mezhebine göre veda tavafı sünnet olduğundan terk edilmesi halinde her hangi
bir çxceza gerekmez.[12]
3. Sa’y İle İlgili Cezalar
Sa’yin geçerli
olması için muteber bir tavaftan sonra yapılması, aksi takdirde sa’yin yeniden
yapılması gerekir[13]
Mazeretsiz
olark sa’yi veya şavtlarının yarıdan
çoğunu terk etmek veya gücü yettiği halde sa'yi yürüyerek yapmamak dem
gerektirir.
Yürüyemeyecek
kadar hasta olmak, kötürüm ve felçli olmak gibi bir mazeret sebebiyle terk
edilmesi halinde her hangi bir ceza gerekmez.
Sa’yin
şavtlarından üç veya daha azının terk edilmesi halinde her bir şavt için bir sadaka-i
fıtır gerekir.
Sa'yin
şavtlarında Safa ile Merve arasınındaki mesafenin tamamen yürünmeyin eksik
bırakılması halinde bütün şavtlar için yürünen mesafe dört şavtı tamamlıyorsa
sa'y geçerlidir. Ancak eksik bırakılan her şavt için bir sadaka-i fıtır gerekir.[14]
Şafiî,
Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre sa’y, haccın bir rüknüdür. Terk
edilmesi halinde hac geçerli olmaz. Her hangi bir cezası ile telafisi mümkün
değildir. Mutlaka yapılması gerekir.
4. Arafat Vakfesiyle İlgili Cezalar
Gündüz Arafat'a gelip vakfe yapan bir kimse güneş
batmadan önce Arafat'tan ayrılırsa dem gerekir. Güneş batmadan önce
Arafat'a geri dönerse ceza düşer. Güneş battıktan sonra dönerse artık ceza
düşmez.
Şafiî ve
Mâlîkî mezheplerine göre Arafat'ta güneş batıncaya kadar beklemek sünnet
olduğundan güneş batmadan önce Arafat'ın terk edilmesi halinde her hangi bir
ceza gerekmez.[15]
Mâlikî mezhebine
göre, gecenin bir cüz'ünde Arafat'ta bulunmak vakfenin geçerli olması için
şarttır. Bu itibarla güneş batmadan önce Arafat'tan ayrılıp bir daha
dönmeyen kimsenin haccı geçerli olmaz.[16]
5. Müzdelife Vakfesiyle İlgili Cezalar
Mazeretsiz
olarak Müzdelife vakfesinin yapılmaması dem gerektirir.
Müzdelife’de
vakfe yapamayacak derecede hastalık veya âciz olma yahut izdiham sebebiyle
Müzdelife'ye zamanında ulaşamama ile kadınların kalabalık arasında sıkışma korkusu geçerli mazeretlerdir.[17]
6. Şeytan Taşlama (Rem-yi Cimar) İle İlgili Cezalar
Mazeretsiz
olarak şeytan taşlama tamamen terk etmek veya bir günde atılması gereken
taşların yarıdan çoğunu atmamak dem gerektirir.
Her gün için
atılması gereken taşların yarıdan azı atılmamış ise, eksik bırakılan her bir
taş için bir sadak-i fıtır gerekir.
Ebu Yusuf
ve İmam Muhammed ile Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre
atılmayan veya eksik bırakılan taşlar, ertesi gün veya bayramın son günü
güneşin batmasına kadar atılırsa ceza düşer.[18]
Şafiî,
Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre bayramın birinci gününden
sonraki taşlamalarda küçük, orta ve büyük şeytan şeklindeki sıraya uyulmaması
halinde dem gerekir. Sıraya uyarak taşlar yeniden atılırsa ceza düşer.
Hanefî
mezhebine göre bu sıralamaya uymak sünnet olduğundan uyulmaması halinde
her hangi bir ceza gerekmez.[19]
7. Saçları Tıraş Etmek Veya Kısaltmak İle İlgili Cezalar
İhramlı bir
kimse tıraş olmadan veya saçları kısaltmadan ihramdan çıkamaz.
Ebu Hanife’ye
göre Harem bölgesi dışında veya bayramın üçüncü günü güneşin batmasından sonra
tıraş olup ihramdan çıkılması halinde, tıraş vaktinden sonraya ertelendiği için
dem gerekir.
Ebu Yusuf
ve İmam Muhammed’e ile Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre
tıraşın bayramın ilk üç günü içinde yapılması sünnet olduğundan tıraşın
ertelenmesi durumunda her hangi bir ceza gerekmez. [20]
Başın dörtte birinden az
kısımının tıraş edilmesi veya kısaltılması dem gerektirir.
Mâlikî ve Hanbelî
mezheplerine göre saçların tamamı tıraş edilmez veya kısaltılmazsa dem
gerekir.[21]
Şâfiî mezhebine
göre en az üç saç telil kesilmezse dem gerekir.[22]
Saçların tıraş
edilmesi hükmü erkeklere mahsustur.
Kadınlar, sadece saçlarının ucundan parmak ucu kadar keserek ihramdan çıkarlar.
Bu miktardan az kesilirse dem gerekir.
Belirtilen
miktarlardan daha az tıraş edilmesi veya kısaltılması halinde ihram çıkılmış
olmayacağından bu arada ihram yasaklarının ihlali halinde ceza gerekir.
8. Şeytan Taşlama, Kurban Kesme Ve Tıraş Olma Arasındaki Tertibe Uymama İle İlgili Cezalar
Ebû Yûsuf
ve İmam Muhammed ile Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî
mezheplerine göre Akabe Cemresine taş atmak, kurban kesmek ve tıraş olmak
arasındaki tertibe uymak sünnet olduğundan tertibe uyulmaması halinde herhangi
bir ceza gerekmez. [23]
Ebû Hanîfe'ye
göre, bu tetibe uyulması vacip olduğundan terk edilmesi halinde dem
gerekir.
İfrad haccı yapanlara şükür kurbanı kesmek
vacip olmadığından bu kimseler için sadece taş atma ve tıraş olma arasında
tertip söz konusudur.[24]
9. Hac Ve Umreyle İlgili Şükür Ve Ceza Kurbanları
Kıran ve
temettu kurbanları ile hacla ilgili adak ve ceza kurbanlarının Harem sınırları
dışında kesilmesi halinde geçerli olmaz. Bu kurbanların Harem bölgesinde
yeniden kesilmesi gerekir.
Ebu Hanife’ye
kıran ve temettu kurbanlarının bayramın üçündü günü güneşin batmasına kadar
kesilmemesi halinde dem gerekir.
Ebu Yusuf
ve İmam Muhammed’e, Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine
göre zikredilen kurbanların bayramdan sonraya ertelemesi nedeniyle her hangi bir ceza gerekmez.[25]
II. İHRAM YASAKLARI VE BU YASAKLARA UYMAMANIN CEZALARI
Hac veya umre
yapmak üzere ihrama giren kimse, daha önce helal olan bazı şeyleri, ihram
süresi içinde kendisine haram kılmış olur. Haram kılınan bu şeylere "ihram
yasakları" denir. İhram yasaklarını ihlal etmek cezayı gerektirir.
Yüce Allah,
الْحَجُّ أَشْهُرٌ مَّعْلُومَاتٌ فَمَن فَرَضَ فِيهِنَّ الْحَجَّ فَلاَ
رَفَثَ وَلاَ فُسُوقَ وَلاَ جِدَالَ فِي الْحَجِّ وَمَا تَفْعَلُواْ
مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمْهُ اللّهُ وَتَزَوَّدُواْ فَإِنَّ خَيْرَ الزَّادِ
التَّقْوَى وَاتَّقُونِ يَا أُوْلِي الأَلْبَابِ
“Hac (ayları),
bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca başlarsa, artık ona hacda cinsel ilişki,
günaha sapmak, kavga etmek yoktur. Siz ne hayır yaparsanız Allah onu bilir.
(Ahiret için) azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takva (Allah’a karşı
gelmekten sakınma)dır. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının”
(Bakara, 197) Peygamberimiz (a.s.) ise,
من حج فلم يرفث و لم يفسق رجع
كيوم ولدته أمه
“Kim ha
yapar cinsel ilişkide bulunmaz, kötü söz söylemez ve günah işlemezse annesinden
doğduğu günkü gibi (tertemiz olarak) döner”[26] buyurmaktadır.
"Cezalar";
bedene, dem, sadaka-i fıtır ve oruç
olmak üzere 4 çeşittir.
"Bedene",
deve ve sığır cinsinden kurban; "dem" koyun ve keçi cinsinden
kurban demektir.
"Sadaka-i
fıtır", fitre miktarı sadaka vermektir. Bu da bir insanı sabah akşam
doyurak gıda ya da bunun karşılığı
paradır.
Kırân haccı
yapan bir kimseye, ihram yasaklarından birine riayet etmemesi halinde biri
umrenin, diğeri de haccın ihramı için olmak üzere iki ceza gerekir.
Şâfiî,
Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre, ihram yasaklarıyla ilgili ihlaller
için tek yeterlidir.
İhram
yasakları ve bu yasaklara uymamanın cezaları şunlardır:
1. Giyim Yasakları Ve İlgili Cezalar
a) İhramlı iken bir gündüz veya
bir gece süreyle her hangi bir giysi ve ayakkabı giymek, sarık takmak, şapka ve
takke giymek; dörtte birini kaplayacak şekilde başa sargı sarmak veya bandaj
geçirmek ve yüzü örtmekle dem; giyim süresi bir gün veya bir geceden az
az olursa sadaka-i fıtır gerekir.
b) Yara bulunması gibi bir
zaruret sebebiyle giysi giymek veya başa sargı sarmak durumunda dem veya
üç gün oruç ya da altı fakire birer sadaka-i fıtır vermek gerekir.
c) Başın dışında vücudun her
hangi bir yerine yara, kırık ve çıkık gibi her hangi bir sebeple sargı
sarmaktan dolayı ceza gerekmez.
d) Kadınlar ihramlı iken
elbiselerini ve ayakkabılarını çıkarmazlar, ancak yüzlerini açık tutmaları
gerekir. Yüzlerin bir gündüz veya bir gece süreyle örtmeleri dem; bir
gündüz ve bir geceden az olursa sadaka-i fıtır gerekir.
Şafiî
ve Hanbelî mezheplerine göre erkeklerin yüzlerini örtmeleri ceza
gerektirmez[27]
*
İhramlı iken dikişli de olsa bele kemer ve kuşak bağlamak, boyunda çanta
taşımak, kol saati, künye, yüzük ve benzeri şeyler taşımak, ceket veya pardesüyü giymeksizin omuza almak,
başkalarına elbise giydirmek, şemsiye kullanmak, kadınların eldiven takmaları
ve terlik bulunamaması halinde ayakkabının arka kısmının topuklarını ve aşık
kemiklerini açıkta kesilerek giyilmesi ceza gerektirmez. [28]
2. Güzel Koku Ve Yağ Sürünme Yasakları Ve İlgili Cezalar
a) İhramlı
iken vücuda, yatılacak yere veya ihram örtüsüne koku sürmek, jöle, ruj, oje, briyantin ve
kokulu sabun, herfüm ve siprey kullanmak cezayı gerektirir. Kullanılan
bu maddelerin etkisi bir gündüz veya bi bir gece sürerse dem, daha az
sürerse sadak-i gıtır gerekir.
b)
İhramlı bir kimsenin uzuvlarından birinin tamamına koku sürmesi veya muhtelif
organlardan koku sürülen yerlerin toplamı bir organ kadar olması halinde dem;
koku sürülen kısım bundan az olursa sadaka-i fıtır gerekir.
Koku sürülmesi
konusunda baş, sakal ve bıyık ayrı ayrı birer organ sayılır.
c) Vücudun
tamamına veya birkaç organına aynı yerde bir seferde koku sürülürse bunların
hepsi için bir dem yeterlidir.
Birkaç organa ayrı ayrı mekanlarda koku sürülmesi halinde ise her bir organ
için bir dem gerekir.
d) Göze
üç defa kokulu sürme çekmek dem, bir iki defa çekmek ise sadaka-i
fıtır gerektirir.
e) Vücuda
sürülen koku ve benzeri şeylerin ceza gerektirmesi için, etkisinin bir gün veya
bir gece süreyle kalması şart değildir. Koku sürülmesiyle ceza gereçekleşir.
f)
Ekeklerin ihram örtülerinin, kadınların da elbiselerinin eni boyu birer
karıştan fazla bir kısmına koku sürmeleri dem; daha az miktarda
sürmeleri sebebiyle sadaka-i fıtır gerekir
g)
İhramlı iken saçları boyamak veya kınalamak dem gerektirir.
Şafiî mezhebine
göre kına, koku cinsinden sayılmadığı için ceza gerektirmez.
Şafiî ve
Hanbelî mezheplerine göre kokulu da olsa sabun kullanması caizdir.
*
İhramlı iken tedavi amacıyla merhem veya kokusuz krem sürmek, güzel koku koklamak,
koku satılan dükkanlara girip orada beklemek ve başkalarına koku sürmek ceza gerektirmez.[29]
3. Saç Ve Tüyleri Giderme Yasağı Ve İlgili Cezalar
İhramlı iken
saç, sakal, bıyık, koltuk altı ve kasık tüyleri ile vücudun her hangi bir yerindeki
tüyleri tıraş etmek veya her hangi bir şekilde gidermek ceza gerektirir.[30]
a)
Başın yahut sakalın tamamını veya en az dörtte birini tıraş etmek ya da
kısaltmak dem, bundan daha az kısmı tıraş etmek sadaka-i fıtır gerektirir.
b)
Başın, sakalın, koltuk altlarının ve bedendeki bütün tüylerin aynı mekânda
birlikte tıraş edilmesi durumunda bunların tamamı için bir dem; bunların
ayrı ayrı mekânlarda tıraş edilmeleri halinde her biri için ayrı bir dem gerekir.
İmam
Muhammed’e göre bu cezalar ihlalin yapılmasından sonra ödenmemiş ise bilahare
hepsi için bir dem yeterli olur.
c)
Ensenin tamamının tıraş etmek dem; ensenin bir kısmını, bıyığın tamamını veya bir kısmını tıraş etmek sadaka-i
fıtır gerektirir.
d)
Koltuk altlarından birinin veya her ikisinin tüylerini gidermek dem;
birinin tüylerinden bir kısmını veya miktarı ne olursa olsun göğüs, bacak ve
kollardaki tüyleri gidermek sadaka-i fıtır gerektirir.[31]
e)
İhramlı bir kimsenin ihramlı veya ihramsız bir kimseyi tıraş etmesi sadaka-i
fıtır gerektirir.
Şafiî,
Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre ihramlı kimsenin ihramsız bir
kimseyi tıraş etmesinden dolayı ceza gerekmez.
f)
Abdest alırken, yıkanırken veya kaşınırken saçtan veya sakaldan üç tel düşerse,
yarım sadaka-i fıtır gerekir.
Hastalıktan
dolayı dökülen saçlar için ceza gerekmez.
4. Tırnak Kesme Yasağı Ve İlgili Cezalar
İhramlı iken el veya aykalar
tırnaklarını kemek cazayı gerektirir.
a) El ve ayakların bütün
tırnaklarının aynı zaman ve mekânda bir defada kesilmesi halinde bir dem;
ayrı ayrı yerlerde kesilmesi halinde her bir el ve ayak için ayrı ayrı dem;
el veya ayakların her birinin dörder veya daha az sayıda tırnaktlarının
kesilmesi halinde kesilen her bir tırnak için bir sadaka-ı fıtır
gerekir.
Kırılan tırnakların koparılması veya
kesilip atılması ceza gerektirmez.
b)
İhramlı kimsenin, ihramlı veya ihramsız başka birinin tırnaklarını kesmesi sadaka-i
fıtır gerektirir.
Şafii, Malik ve Hanbelî
mezheplerine göre ihramsız bir kimsenin tırnağını kesmek ceza gerektirmez. [32]
5.Cinsel İlişki Yasağı Ve İlgili Cezalar
İhramlı iken
cinsel ilişkide bulunmak cezayı gerektirir.
a)
İhrama girdikten sonra Arafat vakfesini yapmadan önce cinsel ilişkide bulunan
hacı adayının haccı bütün mezheplerin ittifakı ile fasit olur. Bu kimse,
haccı tamamlar. Ertesi yıl veya imkan bulduğu en kısa zamanda ifsad ettiği
haccını kazâ eder. Ayrıca ihram yasağına uymadığı için kendisine dem;[33] Şafiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine
göre bedene gerekir.[34]
b) Arafat
vakfesinden sonra, tıraş olup ihramdan çıkmadan (yani ilk tahallülden) önce
cinsel ilişkide bulunan kimsenin haccı fasit olmaz ancak bedene gerekir.
Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre
Arafat vakfesinden sonra, birinici tahallülden önce cinsel ilişkide bulunan
kimsenin haccı fasit olur. Bu kimse haccını tamamlar. Daha sonra haccını kaza
eder ve ihram yasağını ihlal etmesi sebebiyle bedene keser.[35]
c) İlk tehallülden sonra henüz ziyaret
tavafını yapmadan önce cinsel ilişkide bulunan kimsenin Hanefi, Şafii ve Hanbeli mezheplerine göre
haccı bozulmaz, ancak dem gerekir.
Hanbelî
mezhebine göre bu fiili işleyen kimsenin, ziyaret tavafını yapabimmesi
için yeniden ihrama girmesi gerekir.
Hanefî
mezhebine göre kıran haccı yapan kimse bu yasağı işlerse kendisine biri hac,
diğeri de umre için olmak üzere iki dem gerekir.
d) Umre
için ihrama giridikten sonra umre tavafının en az dört şavtı yapmadan önce cinsel ilişkide bulunan kimsenin umresi fasit
olur. Bu kimise umresini tamamlar ve ihramdan çıkar. Daha sonra bozumlan
umresini kaza eder ve yapılan ihlal
sebebiyle bir dem keser.
Şafiî
mezhebine göre umrenin her hangi bir aşamasında, Malikî ve Hanbelî mezheplerine
göre sa’y yaptıktan sonra tıraş olmadan önce cinsel ilişkide bulunan kisenin
umresi bozulur. Bu umrenin kaza edilmesi ve ihram yasağını ihlalden dolayı da
bir dem gerekr.
e)
İhramlı iken eşini şehvetle öpmek, okşamak, sarılıp kucaklamak gibi davranışlar
dem gerektirir.
f) Boşalma
olsa bile şehvetle bakmak veya
düşünmekten dolayı ceza gerekmez.
g)
Mastürbasyon sonucu boşalma olursa dem gerekir, boşalma olmazsa her hangi bir
ceza gerekmez.
Şafiî
mezhebine göre ihramlının eşiyle sevişmesi veya mastürbasyon yaparak boşalması
halinde dem; üç gün oruç tutma veya fakirlere altı fitre miktarı sadaka verme
şıklarından birini tercih etme muhayyerliği vardır. [36]
6. Avlanma Yasağı Ve İlgili Cezalar
Hac veya umre
ihramında bulunan kimselerin, kara hayvanlarını avlamaları cezayı gerektirir.
Yüce Allah;
.ياأيهاالذين
آمنوا لاتقتلواالصيد وأنتم حرم ومن قتله منكم متعمدا فجزاء مثل ماقتل من النعم يحكم به ذوا عدل منكم هديا بالغ الكعبة أو كفارة
طعام مساكين أو عدل ذلك صياما
“Ey iman
edenler! İhramlı iken (karada) av hayvanı öldürmeyin. Kim (ihramlı iken) onu
kasten öldürürse (kendisine) bir ceza vardır. (Bu ceza), Kâbe’ye ulaştırılmak
üzere, öldürdüğünün dengi olup, içinizden iki adil kimsenin takdir edeceği bir
kurbanlık hayvan; veya yoksulları yedirmek suretiyle kefaret; yahut onun dengi
oruç tutmaktır” buyurmuştur. (Mâide:5/95)
a)
İhramlı olsun olmasın bir kimsenin Harem Bölgesindeki hayvanları avlaması kendiliğinden
biten bitkilerini koparması da ihram yasaklarındandır. Nitekim Peygamberimiz
(a.s.);
حَرَّمَ اللَّهُ
مَكَّةَ فَلَمْ تَحِلَّ لِأَحَدٍ قَبْلِي وَلَا لِأَحَدٍ بَعْدِي أُحِلَّتْ لِي
سَاعَةً مِنْ نَهَارٍ لَا يُخْتَلَى خَلَاهَا وَلَا يُعْضَدُ شَجَرُهَا وَلَا
يُنَفَّرُ صَيْدُهَا وَلَا تُلْتَقَطُ لُقَطَتُهَا إِلَّا لِمُعَرِّفٍ
“Allah
Mekke’yi haram (dokunulmaz) kılmıştır. Benden önce kimseye helal kılınmamış ve
benden sonra kimseye helal kılınacak değildir. (Sadece Mekke fethi sırasında)
gündüzün bir vaktinde bana helal kılındı. (Bundan sonra artık buranın otları
biçilmez, ağaçları koparılmaz, av hayvanları ürkütülmez, (Sahibini bulmak
amacıyla) ilân eden kişi dışında hiç kimse buranın yitiğini alıp götüremez.”[37]
b)
İhramlı olsun olmasın bir kimsenin; yılan, akrep, kuduz köpek ve fare gibi
zararlı hayvanları öldürmesi, kurumuş ot ve ağaçları kesip koparması yasak
değildir.[38]
c)
İhramlı kimse; karada yaşayan her hangi bir av hayvanını avlasa, bu hayvanın kıymeti
takdir edilir belirlenen meblağ her birine bir fitre miktarı olmak üzere
Harem’deki fakirlere dağıtılır veya her fitre miktarı için bir gün oruç tutulur
veya eğer bu meblağ ile bir hedy satın alınabiliyorsa, Harem bölge sinde bir
hedy kesilir. Takdir edilen meblağ hedy bedelinden fazla ise, artan kısmın
sadaka olarak dağıtılması gerekmez.
7. Harem Bölgesi Bitkileri İle İlgili Yasaklar Ve Cezaları
Harem
Bölgesindee kendiliğinden yetişen ağaç ve bitkileri kesip koparmak cezayı gerektirir.
Bu tür bitki
ve ağaçları koparak ve kesen kimsenin bunların bedelini sadaka olarak dağıtması
gerekir.
Bir mimsenin
Harem bölgesindeki arazisinde bulunan bitki ve ağaçları kesmesi cezayı
gerektirmez.
İnsanlar
tarafından yetiştirilen bitki ve ağaçların koparalıp kesilmesi yasak değildir.
Şafiî ve
Hanbelî mezheplerine göre büyük ağaçları kesen bir kimseye dem;
küçük ağaçları kesen kimseye ise sadaka-i fıtır gerekir.[39]
Medine’de ve
civarında kendiliğinden yetişen bitki ve ağaçların kesip koparalıması yasak
değildir.
Şafiî,
Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre Medine ve civaındaki bitki ve
ağaçların koparılıp kesilmesi yasaktır. Yasağın ihlal edilmesi halinde maddî
her hangi bir ceza gerekmez.[40]
8. İhramlının Evlenmesi
İhramlı
kimsenin evlenmesinde veya evlendirilmesinde her hangi bir sakınca yoktur.
Şafiî,
Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre ihramlının evlenmesi, velayeti
altındaki kimseleri evlendirmesi yasaktır. Delilleri, لَا يَنْكِحُ الْمُحْرِمُ وَلَا يُنْكَحُ وَلَا يَخْطُبُ “İhramlı kişi evlenmez, evlendirilmez ve başkalarına evlenme
teklifinde bulunmaz”anlamındaki hadistir.[41]
Dolayısıyla
nikâh akdi yapılan eşlerin her ikisinin veya ikisinden birinin, ya da nikâhlarında
hazır bulunan velilerinin ihramlı olması halinde yapılan nikâh akdi
geçersizdir.
İhramlı iken
nişanlanmak ise mekruhtur.
İhramlı bir
kimsenin ihramlı olmayan kimselerin nikâh şahitliğini yapmasında her hangi bir
sakınca yoktur. [42]
9. Cezalarda Muhayyerlik
a) Giyim, koku
sürünme, tıraş olma ve tırnak kesme yasaklarını dem gerektirecek şikilde ihlal
eden kimseye dem gerekir. Yüce Allah,
فمن كان منكم مريضا أوبه
أذي من رأسه ففدية من صيام أوصدقة أونسك
“İçinizden her kim
hastalanır veya başından rahatsız olur (da tıraş olmak zorun da kalır) sa fidye
olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban
kesmesi gerekir”(Bakara:2/196) buyurmuştur.
Sahabeden Kâ’b
b. Ucre konuyu şöy anlatmaktadır:
عَنْ كَعْبِ بْنِ عُجْرَةَ رَضِي اللَّهم عَنْهم قَالَ
أَتَى عَلَيَّ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهم عَلَيْهِ وَسَلَّمَ زَمَنَ
الْحُدَيْبِيَةِ وَالْقَمْلُ يَتَنَاثَرُ عَلَى وَجْهِي فَقَالَ أَيُؤْذِيكَ
هَوَامُّ رَأْسِكَ قُلْتُ نَعَمْ قَالَ فَاحْلِقْ وَصُمْ ثَلَاثَةَ أَيَّامٍ أَوْ
أَطْعِمْ سِتَّةَ مَسَاكِينَ أَوِ انْسُكْ نَسِيكَةً
“Hudeybiye musalahası esnasında Hz.Peygamber
yanıma geldi. Başımdaki bitler yüzüme dökülüyordu. Bana;
- “Başındaki
haşereler seni rahatsız ediyor mu?” diye sordu. Ben,
- “Evet”
deyince,
- “Tıraş
ol, üç gün oruç tut veya altı fakiri doyur, yahut bir kurban
kes” buyurdu.[43]
Hanefî
bilginler, ayet ve hadisin ifade ettiği ruhsatı (yani dem, üç gün oruç tutma
ve altı fakire birer sadaka-i fıtır verme muhayyerliğini) “hastalık” ve
“eza” bulunması şartlarına bağlamışlardır. Çünkü âyet bu hususu açıkça ifade
etmektedir. Dolayısıyla mazertsiz olarak dem gerektiren bir ihram yasağını
ihlal eden kimse muhayyer değildir, mutlaka dem gerekir.[44]
Şafiî
ve Malikî mezheplerine göre mazeretli veya mazeretsiz, bilerek veya
bilmeyerek elbise giyen, koku sürünen; eşini şehvetle öpmek, okşamak ve sarılıp
kucaklamak gibi davranışlarda bulunan, masturbasyon yapan, tıraş olan veya
tırnaklarını kesen ihramlı kimseler dem, üç gün oruç tutma ve altı
fakire birer sadaka-i fıtır verme şıklarından birini seçmekte
muhayyerdirler. Delil olarak yukarıdaki âyet ve hadisin ifade ettiği genel
muhayyerlik hükmünü esas almıştır.
Hanbelî mezhebine göre sadece tıraş
olan ve tırnaklarını kesen kimseler bu muhayyerlikten yararlanabilirler. [45]
10. Bilgisizlik, Unutma Ve Zorlanmanın Cezalara Etkisi
İster
mazeretli, ister mazeretsiz olsun ihram
yasaklarını ihlal etmek ceza gerektirir. Bu ihlaller sebebiyle
ceza gerekmesi için; yapılan işin ihlal olduğunu bilerek veya bilmeyerek, kasten veya hatâen, zorlama ile veya ihtiyâri
olarak, uykuda veya uyanık iken veya
unutarak yapmak arasında fark yoktur. Ancak bunların kasten yapılması günahtır.
Cezanın dışında ayrıca tövbe ve istiğfar etmek
de gerekir.
Şafiî
ve Hanbelî mezheplerine göre; yasak olduğunu bilmeyerek,
yanılarak veya unutarak tıraş olmak, tırnak kesmek ve kara hayvanlarını avlamak
gibi yok etme (itlaf) türünden yasakları ihlal eden kimseye ceza
gerekir.
Bilmeyerek,
yanılarak veya unutarak koku sürünmek, elbise giymek ve cinsel ilişkide
bulunmak gibi yararlanma (istimta) türünden olan yasakları ihlal eden
kimse için ceza gerekmez.
Hanbelî
mezehebine göre bilerek veya unutarak veya yanılarak cinsel ilişki bulunan
kimseye ceza gerekir, ancak kendisiyle zorla cinsel ilişkiye girilen kimseye
ceza gerekmez.
Şafiî
mezhebine göre kendisiyle zorla cinsel ilişkiye girilen ve saçı zorla tıraş
edilen kimseye ceza gerekmez. [46]
Bu konuda şu
hadis delil alınmıştır: إن الله تجاوز عن أمتي ألخطأ
والنسيان وماأستكرهوا عليه
“Şüphesiz Allah,
ümmetimin yanılarak, unutarak ve zorlama sonucu işledikleri günahları
bağışlamıştır.”[47]
11. Cezalarırn Ödenme Zamanı Ve Yeri
Hac ve umrede
ihlal edilen bir kuralın cezasını ödemek için belirli bir süre yoktur. Bu
cezalar, ihlalin yapılışından sonra ömrün sonuna kadar her zaman ödenebilir.
Ancak, cezaların bir an önce yerine getirilmesi efdaldir. Cezayı ölümüne kadar
yerine getirmeyen veya bunu vasiyet etmeyen kimse günahkâr olur. Ölen kimse
vasiyette bulunmamaşı olsa bile varislerin bu cezayı ödemeleri halinde geçerli
olur.
Oruç, sadaka
ve bedel ödeme cezalarının belirli bir yeri yoktur, istenilen her yerde eda
edilebilirler.
Ceza
kurbanları ise ancak Harem bölgesinde kesilir.[48]
Sadakaların
kurban etlerinin, sadece Harem bölgesindeki yoksullara verilmesi şart değildir.
Başka yerlerdeki yoksullara da verilebilirler.
12. İhramlıya Mübah Olan Şeyler
Hac veya umre
ihramında bulunan kişinin yapması haram olan şeylerin yanı sıra yapması mübah
olan bazı şeyler de vardır ki, bunlar şöyle sıralanabilir:
1.
Balık ve su ürünlerini avlamak.
2.
Kümes hayvanlarını kesmek.
3.
Kokusuz sabun kullanmak.
4.
Sürme çekmek.
5.
Sünnet olmak.
6.
Şemsiye kullanmak, ağaç ve çadır gibi şeylerin altında
gölgelenmek.
7.
Bele kemer ve para çantasını bağlamak.
8.
Çanta ve benzeri şeyleri boyuna asmak.
9.
Silah taşımak, yüzük ve kol saati takmak.
10. Yılan,
akrep, fare, kara sinek, bit, pire ve yırtıcı hayvanları öldürmek.
11. İhram
örtülerini çıkarıp yıkamak, başka bir örtü ile değiştirmek.
12. Dişleri
fırçalamak.
13. Kırılan
tırnağı kesip atmak.
14. Kan
aldırmak,
15. Diş
çektirmek.
16. İğne
vurunmak.
17. Yara
üzerine sargı sarmak.
18. Boyundan aşağısını yorgan ve battaniye gibi bir
şeyle örtmek
19. Palto
ve ceket gibi bir şeyi giymeden omuzlarına almak.
20. İhramsız
kişi tarafından avlanan kara avının etinden yemek.
21. Koku
satılan dükkana girmek ve oturmak.
Şafiî, Malikî ve
Hanbelî mezheplerine göre göre ihramlı olmayan kimseleri tıraş etmek ve onların
tırnaklarını kesmek.
0 Yorumlar:
Yorum Gönder