Ayetel Kursi Okunuşu Türkçe Meali Arapçası Ve Faziletleri
ayetel kürsi,ayetel kürsi türkçe,ayetel kürsi okunuşu,ayetel kürsi anlamı,ayetel kürsi arapça,ayatul kursi,ayetel kürsi dua,ayetel kürsi dinle,ayetel kursi duasi yazilisi,ayetel kürsi faziletleri,ayetel kürsi okunuşu türkçe,ayetel kürsi okumanın faydaları,ayetel kursi sözleri,ayetel kursi sirlari,ayetel kursi suresi arapça okunuşu,ayetel kürsi türkçe meali,ayetel kürsi yazılışı,
ayetel kürsi,ayetel kürsi türkçe,ayetel kürsi okunuşu,ayetel kürsi anlamı,ayetel kürsi arapça,ayatul kursi,ayetel kürsi dua,ayetel kürsi dinle,ayetel kursi duasi yazilisi,ayetel kürsi faziletleri,ayetel kürsi okunuşu türkçe,ayetel kürsi okumanın faydaları,ayetel kursi sözleri,ayetel kursi sirlari,ayetel kursi suresi arapça okunuşu,ayetel kürsi türkçe meali,ayetel kürsi yazılışı,
Ayet-el Kursi Arapçası
Ayet-el Kursi Okunuşu
Bismillahirrahmanirrahim
Allâhü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ te'huzühu sinetün velâ nevm,
lehu mâ fissemâvâti ve ma fil'ard, men zellezi yeşfeu indehu illâ bi'iznih,
ya'lemü mâ beyne eydiyhim vemâ halfehüm,
velâ yü-hîtûne bi'şey'in min ilmihî illâ bima şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti
vel'ard,
velâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azim.
Ayet-el Kursi Türkçe meali
Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla.
“Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur. Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.” (Bakara suresinin 255)
Ayet-el Kursi Faziletleri
1-)Sâhabe-i Kir’âm bir gün Kur’ân-ı Kerîm’de hangi ayetin daha faziletli olduğunu müzakere ederlerken, Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh) onlara: “Ayetü’l-Kürsî’den haberiniz yok mu?” diye sorduktan sonra sözlerini şöyle sürdürür: “Allah Resûlü, bana şöyle dedi: ‘Ya Ali! Beşeriyetin efendisi Hazreti Âdem (Aleyhisselâm); Arapların efendisi Muhammed’dir. Bunda övünülecek bir durum yok. Sözlerin efendisi Kur’ân, Kur’ân’ın efendisi Bakara Sûresi, Bakara Sûresi’nin efendisi ise ‘Âyete’l-Kürsi’dir.” (Tirmizî, Fedailü’l Kur’an, 2)
2-)Yine Hazreti Ali’nin (Radıyallâhu Anh) şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Bedir gününde savaşıyordum. Derken Allah’ın Resûlünün ne yaptığını göreyim diye, O’nun yanına vardım. Yanına vardığımda O, secde hâlinde: ‘Ya Hayyü Ya Kayyûm’ diyor, başka bir şey demiyordu. Sonra savaşa döndüm. Daha sonra Resûlullâh’ın yanına tekrar geldiğimde O, aynı şeyleri söylüyordu. Ben, gidip gelmeye ve O’na bakmaya devam ettim. O da, Allah Teâlâ kendisine fethi müyesser kılıncaya kadar, aynı şeyi söylemeye devam etti.” (Fahreddin er-Râzî, 5/403-404)
Resûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Ubey’den sordu: “Allah’ın kitabında hangi ayet daha büyüktür?” Ubeyy: “Allah ve Resulü daha iyi bilir” dedi. Cenâb-ı Peygamber, suali birkaç defa tekrar etti. Sonra Ubey: “Ayetül-Kürsî en büyük ayettir” dedi. Cenâb-ı Peygamber: “Ey Eba Munzir! İlim senin için mutlu olsun. Nefsimi yed-i kudretinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki Ayetül-Kürsî’nin lisanı ve iki dudağı vardır. Arşın, saki (ayağı) yanında durmakta ve padişahlar padişahını takdis etmektedir.” (Müslim, “Müsâfirîn”, 258; Ebû Dâvûd, Salât, 352, Hurûf, 1; Ali Arslan, 2/218)
3-)Ubey ibni Ka’b’in (Radıyallâhu Anh) oğlu anlatıyor: “Bizim, içinde hurma dolu bir ambarımız vardı. Babam onu daima kontrol ederdi. Onun eksildiğini gördü. Bir gece onu beklerken baktı ki ergenlik çağına gelmiş erkek çocuğa benzer bir hayvan geldi. Ona selam verdi ve ben de selamın cevabını verdim dedikten sonra devamla şunları söyledi: ‘Sen nesin? Cinni misin, insi misin? ‘ diye sordum. ‘Ben cinniyim’ dedi. Ben: ‘O halde elini bana uzat’ dedim. Elini bana verdi. Baktım ki eli, köpek eli, tüyleri köpek tüyü. Ben: ‘Cinlerin yaradılışı böyle midir?’ diye sordum. O ‘Cinler biliyor ki, onların içinde benden daha kuvvetlisi yoktur.’ Ben: ‘Seni bu işe zorlayan nedir?’ dedim. O: ‘Benim kulağıma geldi ki sen sadakayı seven bir kişisin. Senin tamından biz de nasibdar olmayı istedik.’ Ubeyy ona: ‘Bizi sizden koruyacak ne vardır?’ diye sordu. O: ‘Bu âyet (âyetü’l-kürsî) vardır’ dedi. Sonra Ubeyy ertesi gün Resûlullah’a (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) gelip haber verdi. Cenâb-ı Peygamber: ‘o habis doğru söylemiştir’ buyurdular. (Ali Arslan, 2/218)
4-)Allah’ın Resûlü (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) muhacirlerin sofasında (meclisinde) bize vardı. Bir kişi sordu: “Ey Allah’ın Resûlü! Kur’ân’ın hangi ayeti daha büyüktür?” Cenâb-ı Peygamber, Ayetü’l-Kürsî’yi okudu ve: “Bu en büyük âyettir” dedi. (Müsned, 4/461)
5-)Rivâyet tefsirlerinde yer alan bazı hadislerde de Âyetü’l-kürsî’yi okuyana Allah’ın hemen bir melek göndereceği, ertesi güne kadar bu meleğin onun iyiliklerini yazacağı ve kötülüklerini sileceği, farz namazların arkasından onu okuyanın da öldüğü zaman cennete gireceği ifade edilmiştir. Bu hadislerde işaret edilen fazileti sebebiyledir ki Âyetü’l-kürsî namazların sonunda genellikle okunan bir âyettir. Aynı inançla namaz dışında da sık sık okunan âyetler arasında yer alır.
6-)Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh) bir esir kılığına girmiş vaziyette şeytanla karşılaşmış ve bu kıssa, endişelerden uzak olabilmek ve manevî muhafaza altına girmek için yatmadan evvel Âyetü’l-Kürsî okunması yönündeki: “Döşeğine uzandığın vakît Âyetü’l-Kürsî’yi (yâni) (Hayy ve Kayûm o!an Allah’dan başka hiç bir ilâh yokdur.) âyet-i kerimesini sonuna kadar oku! Böyle yaparsan üzerinde faehemahâl Allah tarafından bir muhafız bulunur ve tâ sabaha kadar şeytan, senin semetine yaklaşamaz” (Buhârî, “Vekâlet”, 10) tavsiyesiyle sonuçlanmıştır. Bu hadîs-i şerîfi İmâm-ı Nesâî de ‘Amelü’l-Yevm ve’l-Leyle’ adlı eserinde kaydetmiş ve ilk dönem âlimlerimizden itibaren ümmet bu yüce âyet-i böylece okuyagelmiştir. (Ali Arslan, 2/219)
7-)Âyetü’l-Kürsî’nin, yola çıkılmadan önce okunması gereken ve kişinin yolculuğu boyunca manevî koruma altında muhafazasını sağlayacak bir âyet-i kerîme olduğu belirtilmiştir: “Eserlerde (rivayetlerde) vârid olmuştur ki, bir kimse yola çıkmazdan önce Âyetü’1-Kürsiyi okursa, evine dönünceye kadar başına hiç, bir belâ gelmez.” (Buhârî, “Hac”, 1)
0 Yorumlar:
Yorum Gönder