İHSAR VE FEVAT
I. İHSAR
Sözlükte
“engellemek” ve “alıkoymak” anlamına gelen “ihsar”, bir hac terimi
olarak, hac veya umre için ihrama giren kimsenin, her hangi bir sebeple,
girdiği ihramın gereğini -umre için tavafı, hac için Arafat vakfesini ve
ziyaret tavafını- yerine getirmesinin engellenmesi demektir. Engellenen bu
kimseye “muhsar” denir.
İhsara sebep
olan engeller; düşman, hastalık, parasız kalmak, hapiste olmak ve ayağı
kırılmak gibi sebeplerdir.[1]
Şafiî,
Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre, "ihsar" sadece düşman
engellemesi ile gerçekleşir.[2]
Bu konudaki
görüş ayrılığının sebebi,
واتمواالحج والعمرة
لله وان احصرتم فما استيسر من الهدى و لا تحلقوا رؤسكم حتى يبلغالهدى محله
“Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın.
Eğer engellenmiş olursanız, artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Bu kurban
yerine ulaşıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin” (Bakara,2/196) anlamındaki
âyetin farklı şekillerde yorumlanmış olmasından kaynaklanmaktadır.
Hanefîler
ayette geçen وان احصرتم
"engellenirseniz" ifadesinin mutlak oluşundan hareketle düşman dahil
her türlü engelin ihsar sebebi olacağını söylemişlerdir.
Şafiîler ise, ayetin, Hudeybiye barışında,
müşriklerin Hz. Peygember’i umre yapmaktan engellemesi üzerine indiğini,
dolayısı ile ayetteki “eğer engellenirseniz” ifadesini “eğer düşman tarafından
engellenirseniz” şeklinde anlamak gerektiğini söylemişlerdir.[3]
2. İhsarın Sonuçları
İhramdan
çıkmak isteyen muhsar,
a) Eğer harem bölgesinde ise
ihramdan çıkmaya niyet eder ve ihsâr kurbanı keserek ihramdan çıkar.
b) Eğer Harem bölgesi dışında
ise, Harem bölgesinde kesilmek üzere bir kurbanlık hayvanı -yahut
ücretini- gönderir. Bu kurbanın kesilince ihramdan çıkmış olur. Ayrıca saçların
tıraş edilmesi veya kısaltılması gerekmez. Kurban yerine ulaşıp kesilmeden
ihram yasaklarından hiç biri işlenmez, işlenirse, dem gerekir.
Bu
kurbanın harem bölgesi dışında kesilmesi caiz değildir. Çünkü ayetteki حتى يبلغ الهدى محله
"Kurban yerine varıncaya kadar başınız tıraş etmeyin” ifadesi bunu
gerektirmektedir.
"Muhsar",
eğer sadece umre veya ifrad haccı için ihrama girmişse bir adet, şayet kırân
haccı için ihrama girmişse iki adet "ihsâr hedyi" kestirir.
[4]
Hac
veya umre için ihrama giren kimse, muhsar durumuna düşer, sonra Arafat'ta vakfe yapma imkanı bulursa ihsar
durumu sona ermiş olur. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.),
الحج عرفة من جاء ليلة
جمع قبل طلوع الفجر فقد ادرك الحج
“Hac
Arafat'tır. Kim Müzdelife gecesinde güneşin doğmasından öce Arafat’a gelirse
hacca yetişmiştir” buyurmuştur.[5]
Bu
kimse haccın diğer menâsikini usulüne göre yapar.
İhsâr
sebebiyle ihramdan çıkan kimse, farz olsun, vacip olsun veya nafile olsun,
tamamlayamadığı hac veya umresini daha sonra kaza eder.[6]
İhsâr
sebebi ile ihramdan çıkan kimse eğer ifrad haccına niyet etmiş ise, bir umre ve
bir hac kaza eder. Kıran haccına niyet etmiş ise, iki umre bir hac kaza eder.
Yalnızca umreye niyet etmiş ise bir umre kaza eder.[7]
Şafiî mezhebine göre, ihsâr
kurbanının Harem bölgesinde kesilmesi şart değildir. Bu kurban, ihsârın vuku
bulduğu yerde kesilebilir.[8] Çünkü
Hz. Peygamber Hudeybiye barışı gününde ihsar kurbanını bulunduğu yerde
kesmiştir.[9]
Yapılmakta olan hac ister kıran haccı
olsun, ister ifrad haccı olsun, ihsar halinde bir tek kurban
kesilir.
İhsar sebebi ile yarıda kalan hac veya
umrelerden sadece farz ve vacip olanların kaza edilmesi gerekir, nafile hac ve
umrenin kaza edilmesi gerekmez. İfrat ve kıran ihramına niyet etmiş iken muhsar
olanlar yalnızca birer hac kaza ederler. Tıraş
olmadıkça ihramdan çıkılmaz. Henüz ihsâr hedyi kesilmeden ihramdan çıkılır veya
ihram yasakları işlenirse dem gerekir.[10]
3. İhrama Girerken Şart Koşmak
Bir
kimse, ihrama girdikten sonra düşman engeli, hastalık, parasını yitirip çaresiz
kalmak gibi sebeplerden dolayı hac ibadetine/yolculuğuna devam edememesi
halinde, kurban kesmeksizin ihramdan çıkmayı şart koşabilir mi?
Hanefî ve Malikî mezheplerine
göre ihrama girerken böyle bir şart koşmak caiz değildir. İhramlı iken hacca
devam etmeye imkan bulamayan kimse ihsar hükümlerine tabidir.[11]
Hanbelî
mezhebine
göre böyle bir şart koşulabilir. Bir kimse ihrama girerken “Eğer bir engel beni
hac veya umremi tamamlamaktan alıkoyarsa ihramdan çıkacağım yer, engellendiğim
yerdir” diye şart koşarsa bu şart geçerlidir. Dolayısıyla bu kimse muhsar
olması halinde ihsâr hedyi kesmeksizin tıraş olarak ihramdan çıkabilir. Yarıda
bıraktığı hac veya umreyi kaza etmesi de gerekmez.[12]
Bu
görüşün dayanağı Hz. Aişe’nin rivayet ettiği şu hadistir:
عن عائشة
قالت دخل رسول الله علة ضباعة بنت الزبير فقال لها لعلك اردت الحج قالت والله لا
اجدني الا وجعة فقال لها حجي واشترطي قولي اللهم محلي حيث حبستني
“Resülullah (s.a.v.)
Dubâ’a binti’z-Zübeyr’in yanına girdi ve ona,
-“Herhalde
sen Hac yapmayı istetiyorsun?” dedi. Dubâ’a,
-“Vallahi,
hastayım. (Hac yolculuğuna çıkarsam yarıda bırakmak zorunda kalabilirim)” diye
cevap verdi. Bunun üzerine Resülullah ona,
“Hacca
niyet et ve şart koş. (İhrama girerken) ‘Ey Allahım! İhramdan çıkacağım yer,
beni devam etmekten alıkoyduğun yerdir’ de” buyurdu[13]
Şafiî
mezhebine
göre; sadece hastalık sebebi ile muhsar olunması halinde kurban kesmeden
ihramdan çıkmak şart koşulabilir. Düşman engellemesei ve benzeri diğer
sebplerle muhsâr olan kimsenin şart koşması geçerli değildir. Çünkü konu ile
ilgili hadıste sadece hastalık engeli söz konusu edilmektedir.[14]
II. FEVÂT
1. Tanımı
Sözlükte
yetişememek anlamlına gelen “fevat”; bir hac terimi olarak, hac yapmak
üzere ihrama girmiş olan bir kimsenin her hangi bir sebeple Arafat vakfesine
yetişememesine demektir. Buna göre Zilhicce ayının dokuzuncu günü güneşin
batması ile onuncu günü (kurban bayramının birinci günü sabahı) fecr-i sadıktan
önce bir an olsun Arafat’a bulunamayan kimse hacca yetişememiş olur.
2. Fevatın Sonuçları
Hac
için ihrama giren bir kimsenin Arafat’ta vakfeye yetişememesi halinde aşağıdaki
sonuçlar ortaya çıkar:
a) İfrad haccı için ihrama
giren kimse, fevât durumunda, umre yaparak ihramdan çıkar. Çünkü, ihrama giren
kimse ancak hac veya umre yaptıktan sonra ihramdan çıkabilir. Bu sebeple, haccı
kaçıran kimsenin tıraş olup ihramdan çıkabilmesi için umre yapması gerekir.
Yapılan bu umre, ihsârlı kimselerin kestikleri "hedy" mesabesindedir.
Bu sebeple Hanefî mezhebine göre, hacca yetişemeyen kimsenin ayrıca
kurban kesmesi gerekmez. Ancak daha sonraki yıllarda haccı kaza etmesi gerekir.[15]
Şafiî,
Malikî ve
Hanbelî mezheplerine göre, ifrat haccı için ihrama giren ve Arafat
vakfesine yetişemeyen kimse tıraş olup ihramdan çıkar. Haccını daha sonra kaza
eder ve kaçırdığı hacdan dolayı da fevât kurban keser.[16]
b) Kıran haccına niyet
eden ancak umre yapamayan ve Arafat vakfesine yetişemeyen kimse önce umre
yapar, tıraş olmadan fevt ettiği hac için tavaf ve sa'y yapar, sonra tıraş olup
ihramdan çıkar. Böylece kıran hedy kesmekten kurtulmuş olur.
Kıran
haccına niyet edip umresini yapan ancak Arafat vakfesini kaçıran kimse,
fevt ettiği hac için tavaf ve sa’y yapar, tıraş olup ihramdan çıkar. Böylece
Kıran haccı kurbanı kendisinden düşer.
Her
iki durumda haccını daha sonraki yıllarda kaza etmesi gerekir.
c) Temettü haccına
niyet eden kimse umresini yapıp ihram çıkmış daha sonra hac için ihrama girmiş
ancak Arafat vakfesini kaçırmış ise bir umre yapıp ihramdan çıkar. Temettu
hedyi de kesmez. Çünkü bir hac mevsiminde umre ve haccı yapamamıştır. Bu
kimsenin veda tavafı yapması da gerekmez. Daha sonraki yıllarda haccını kaza
eder.[17]
0 Yorumlar:
Yorum Gönder