TAVAF VE ÇEŞİTLERİ
TAVAF
Sözlükte bir
şeyin etrafında dönmek ve dolaşmak anlamına gelen "tavaf"
kelimesi, bir hac terimi olarak; Hacer- Esved’in yanından veya
hizasından başlayarak Kâbe’nin etrafında yedi defa dönmek demektir. Bu
dönüşlerin her birine şavt denir. Tavafın, Kâbe’nin etrafında yapılması
gerektiği şu âyet-i kerimeden anlaşılmaktadır:
“Ve
Beyt-i Atîk’i (Kâbe’yi) tavaf etsinler” (Hac:22/29). وليطوفوا بالبيت
العتيق
1. TAVAFIN ÇEŞİTLERİ
Haccın hükmü
itibariyle farz, vacip, sünnet ve nafile olmak üzere beş çeşit, yapılışı
itibariyle "kudüm", "ziyaret", "veda",
"umre", "nezîr", "nafile" ve
"tahiyyetü'l-mescîd" olmak üzere yedi çeşit tavaf vardır.
Hükümleri ve
isimleri farklı olsa da bu tavaflarının hepsinin yapılışları, farzları, vacipleri,
şartları ve sünnetleri aynıdır.
a) Kudüm Tavafı
Sözlükte
bir yere gelmek veya varmak anlamına gelen "kudüm" kelimesi, bir hac
terimi olarak; "ifrad haccı" yapanların Mekke’ye vardıklarında
yaptıkları ilk tavaftır. Yapılması sünnettir.
İfrad
haccı niyetiyle ihrama giren ancak Mekke ye uğramadan doğrudan Arafat'a çıkan
kimseler ile Arafat vakfesinden önce âdetleri kesilmeyen kadınların kudüm
tavafı yapmaları gerekmez.
Kadınlar
adetli iken ihram girerler veya ihrama girdikten sonra adet görürlerse kudüm tavafı yapmazlar. Arafat'a çıkmadan
önce temizlenirlerse kudüm kavafı
yaparlar.
İhrama
girip Mekke'ye vardıktan sonra hemen kudüm tavafı yapılmayıp Arafat'a çıkıncaya
kadar mazeretsiz olarak geciktirmek caiz ise de Mekke'ye varır varmaz yapılması
daha faziletlidir. Çünkü Peygamberimiz (a.s.), Mekke’ye vardığında ilk iş
olarak abdest almış, sonra da Kabe’yi tavaf etmiştir.[1]
Mekkeliler
ve mîkât mahalleri ile Mekke arasındaki bölgelerde ikamet edenler, kudüm tavafı
yapmazlar.
Şafii mezhebine göre
kıran haccı yapacak olanların da Mekke’ye vardıklarında yapacakları ilk tavaf
Kudüm tavafıdır. Çünkü Kıran haccına niyet edenlerin hem hac, hem de umre için
bir tavaf ve sa’y yapmaları yeterlidir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz;
من أحرم بالحج والعمرة أجزأه طواف واحد وسعي واحد عنهما حتي يحل منهما
جميعا
“Hac ve umre ihramına giren
kimseye, bunların ihramından çıkıncaya kadar her ikisi için bir tavaf ve bir
sa’y yeter”[2] buyurmuşlardır.
Hanefi mezhebine
göre "kıran yapan" kişinin hem umre hem de hac amellerini hac
ayları içinde aynı ihramla ayrı ayrı yapması gerekir.[3]
Dolayısıyla Mekke’ye vardığında yapması gereken ilk tavaf, temettu haccında
olduğu gibi umre tavafıdır.[4]
Kudüm
tavafının ardından haccın sa’yini yapacak olan erkek ve çocuklar, tavafın ilk
üç şavtında "remel" yaparlar. İlgili bölümde keyfiyeti hakkında bilgi
verilecek olan remelin yapılması sünnettir. Mekkelilerin remel yapmaları sünnet
değildir. Remel yapılan tavaflarda iztıba yapmak ta sünnettir. İztibanın ne
şekilde yapılacağı, ilgili bölümde anlatılacaktır.
b)Ziyaret Tavafı
Ziyaret veya
diğer adıyla ifâza tavafı, haccın rüknüdür.
وليطوفوا بالبيت العتيق “Ve Beyt-i Atîk’i
(Kâbe’yi) tavaf etsinler.” (Hac:22/29) ayet-i kerimede kast edilenin, bu tavaf
olduğu hususunda din bilginleri arasında görüş birliği vardır. Ayette geçen “Tavaf
etsinler” emri genel bir ifade olduğu için, Mekkeli olan ve olmayan her
hacı adayının mutlaka bu tavafı yapması gerekir.
Ziyaret
tavafının geçerli olması için;
a) Arafat
vakfesinin yapılmış olması,
b) Belirli bir
vakitte yapılması şarttır.
Ziyaret
tavafının vakti, Kurban bayramının ilk günü fecr-i sadığın doğması ile başlar.
Daha önce yapılması halinde geçerli olmaz. Çünkü bayramın ilk gecesi fecrin
doğuşuna kadar olan zaman, aslında Arafat vakfesine tahsis edilmiştir. Bir
rükne tahsis edilen zaman içinde başka bir rüknü yerine getirmek caiz olmaz.
Şafiî ve
Hanbelî mezheplerine göre zilhicce ayının dokuzunu onuna bağlayan
gecenin yarısından itibaren yapılır.[5] Bu
görüşün sahipleri şu rivayetleri delil almışlardır:
عَنْ عَائِشَةَ أَنَّهَا
قَالَتْ أَرْسَلَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهم عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِأُمِّ سَلَمَةَ
لَيْلَةَ النَّحْرِ فَرَمَتِ الْجَمْرَةَ قَبْلَ الْفَجْرِ ثُمَّ مَضَتْ
فَأَفَاضَتْ
Hz.Aişe’den
rivayet edilmiştir: "Peygamber (s.a.v) Kurban bayramının ilk gecesinde
eşi Ümmü Seleme'yi (önceden) gönderdi. O da fecr-i sadıktan önce şeytanı
taşladı, sonra da gidip ziyaret tavafını yaptı.”[6]
Ziyaret tavafının bayramın ilk üç günü
içinde yapılması sünnettir. Ömrün sonuna kadar her hangi bir vakitte
yapılabilir. Ancak mazeret olmadan üçüncü günden sonraya bırakılması mekruhtur.
Bu hususta din bilginleri arasında görüş ayrılığı yoktur.
İmam Ebu
Hanife’ye göre farz tavafın, bayramın ilk üç gününde yapılması vaciptir.
Bu günlerde yapılamayan farz tavaf daha sonra yapılabilir, ancak vacip terk
edildiği için dem gere kir.
Diğer
müçtehitlere göre farz tavafın son vakti için bir zaman belirlenmemiştir. Ömrün
sonuna kadar yapılabilir. Bu görüşte olanlar, şu hadis-i şerîf'i delil
almışlardır:
عَن قَالَ رَجُلٌ
لِلنَّبِيِّ صَلَّى اللَّهم عَلَيْهِ وَسَلَّمَ زُرْتُ قَبْلَ أَنْ أَرْمِيَ قَالَ
لَا حَرَجَ قَالَ آخَرُ حَلَقْتُ قَبْلَ أَنْ أَذْبَحَ قَالَ لَا حَرَجَ قَالَ
آخَرُ ذَبَحْتُ قَبْلَ أَنْ أَرْمِيَ قَالَ لَا حَرَجَ
Abdullah
b.Abbas (r.a) tan rivayet edilmiştir:
Sahabeden biri
Hz.Peygamber’e;:
-"Şeytan
taşlamadan ziyaret tavafını yaptım, (olur mu?" diye sordu. Hz. Peygamber
(a.s),
"Zararı
yok, (olur)" cevabını verdi.
Bir başka
sahâbî,
-"Kurban
kesmeden tıraş oldum, ( olur mu)" diye sordu. Hz. Peygamber (a.s.),
-"Zararı
yok, (olur)" buyurdu.
Bir başka
sahâbî,
-"Şeytan
taşlamadan kurban kestim (olur mu) diye sordu. Hz. Peygamber (a.s.),
-"Zararı
yok (olur) buyurdu".[7]
Bu rivayette
de görüleceği gibi hac amellerinin birbirinden önceye alınmasından veya sonraya
bırakılmasından dolayı her hangi bir ihlal söz konusu olmamakta ve ceza terettüp
etmemektedir. Kaldı ki ziyaret tavafının son vaktini belirleyen bir delil de
mevcut değildir.
c) Veda Tavafı
Mekkeli
olmayan ve mîkât mahalleri ile Mekke arasındaki bölgelerden birinde ikamet
etmeyen (âfakî) hacıların Mekke’den ayrılmadan yapmaları gereken son tavafa
veda veya sader tavafı denir. "Sader" kelimesi ayrılma anlamına
gelir.
Veda tavafı,
haccın aslî vaciplerinden biridir.[8]
İmam Malik’e
göre veda tavafı ise sünnettir.
Hac menasikini
tamamlayıp Mekke’den ayrılacak olan hacılar, Kabe-i muazzama ile vedalaşmak
üzere veda tavafını yaparlar. Sevgili Peygamberimiz;
لَا يَنْفِرَنَّ أَحَدٌ
حَتَّى يَكُونَ آخِرُ عَهْدِهِ بِالْبَيْتِ
“(Sizden)
biri, son olarak Kâbe’yi ziyaret etmeden (Mekke’den) ayrılmasın”[9] buyurmuştur.
Mekkelilerin
ve Hıll bölgesi sakinlerinin "veda tavafı" yapmaları gerekmez.
Yapmaya başlamaları durumunda da bu tavafı tamamlamaları gerekir. Çünkü başlanan
bir ibadeti -nafile bile olsa - tamamlamak vaciptir.
Âfâkî olup da
Kurban bayramının üçüncü gününden önce Mekke'de sürekli ikamete niyet edenler
de veda tavafı yapmazlar. Bu hususta görüş birliği vardır.
İmam Ebû
Hanîfe’ye göre bayramın üçüncü gününden sonra Mekke’de sürekli ikamete
niyet eden âfâkîlerin "veda
tavafı" yapmaları vaciptir.
Veda tavafını
yapmadan yola koyulan kimse, mîkât mahallini geçmemişse dönüp tavafını yapması
gerekir. Mîkat mahallini geçmişse artık dönmesi gerekir. Vacibi terk ettiği
için dem cezası gerekir.
Eğer Mîkat
sınırını geçtikten sonra dönüp veda tavafı yapmak isterse, mîkât mahallinde
umre ihramına girer, umreyi tamamlar, sonra "veda tavafı" yapar,
böylece dem cezasından kurtulmuş olur.
Adet
ve loğusa halindeki kadınların veda tavafı yapmaları vacip değildir. Veda tavafı
yapmadan Mekke'den ayrılabilir. Ancak bu durumdaki kadınların, Mescid-i
Haram’ın kapısına gelip, dua ederek ayrılmaları müstehaptır.
Veda tavafını
yapacak olan kişi, "veda tavafı" diye belirlemeden sadece tavafa diye
niyet etse yeterlidir. Bir kimse farz
tavaftan sonra nafile bir tavaf yapmış ise, veda tavaf yapma imkanı bulamadan
Mekke'den ayrıldığı takdirde, yaptığı nafile tavaf veda tavafı yerine geçer,
her hangi bir şey lazım gelmez.
Veda tavafını
yaptıktan sonra hemen Mekke’den ayrılmak sünnet ise de ayrılmayıp bazı
işlerle meşgul olsa yeniden veda tavafı yapması gerekmez.[10]
Şafii
mezhebine göre, veda tavafının, bütün işler bitirildikten sonra tam yola koyulmak
üzere iken yapılması ve yapıldıktan hemen sonra a dönüş yolculuğuna başlanması
vaciptir.
Tavaftan hemen
sonra yola koyulmayıp mazeretsiz olarak bekleyen veya eşya satın almak, borç
ödemek, arkadaşa uğramak, hasta ziyaret etmek gibi yolculukla ilgili olmayan
bazı işlerle meşgul olan kimsenin veda tavafını yeniden yapması gerekir. Ama
tavaftan sonra, erzak satın almak, eşyayı bagaja vermek gibi yolculukla ilgili
bazı işlerle meşgul olan kimsenin –araya fasıla girmiş olsa bile- yeniden tavaf
yapması gerekmez.[11]
Veda tavafı
yaptktan sonra, sevgili Peygamberimizin yaptığı gibi iki rekat namaz kılar,
başkalarına sıkıntı vermeyecek ve izdihama sebep olmayacak ise ve imkan bulursa
Hacer-i Esved ile Kâbe’nin kapısı arasında bulunan ve Mültezem denen yere
gelir, sağ eli Kâbe’nin kapısına, sol eli de Hacer-i Esved’e doğru açarak
göğsünü ve yüzünü Kâbe’nin duvarına dayar ve bu vaziyette dua eder.
Mültezem’de bu şekilde dua etme konusunda sahabeden Amr b. Şuayb
şöyle demiştir:
ِ طُفْتُ مَعَ عَبْدِ
اللَّهِ فَلَمَّا جِئْنَا دُبُرَ الْكَعْبَةِ قُلْتُ أَلَا تَتَعَوَّذُ قَالَ
نَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ النَّارِ ثُمَّ مَضَى حَتَّى اسْتَلَمَ الْحَجَرَ
وَأَقَامَ بَيْنَ الرُّكْنِ وَالْبَابِ فَوَضَعَ صَدْرَهُ وَوَجْهَهُ
وَذِرَاعَيْهِ وَكَفَّيْهِ هَكَذَا وَبَسَطَهُمَا بَسْطًا ثُمَّ قَالَ هَكَذَا
رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهم عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَفْعَلُهُ ُ
“(Ashaptan) Abdullah’la birlikte tavaf yaptık.
Kâbe’nin arka tarafına geldiğimizde kendisine istiazede bulunmayacak mısın?
dedim. Cehennem ateşinden Allah’a sığınırız dedi. Sonra tavafa devam
etti, Hacer-i Esved'i istilam etti. Hacer-i Esved ile Kâbe’nin kapısı arasında
durdu. Kollarını iki yana açarak göğsünü, yüzünü ve (yan tarafa açılmış)
kollarını Kâbe’nin duvarına yasladı. Sonra da; Resulüllah (s.a.v) in böyle
yaptığını gördüm dedi.[12]
Mültezem’den
sonra Hatim’e gider, altın oluğun altında durup dua eder, daha sonra zemzem
suyu içerek Kabe’den ayrılır.[13]
d)Umre Tavafı
Umre tavafı
bütün mezheplere göre umrenin farzlarından biridir. Bu tavafın ilk dört
şavtı rükündür. Yedi şavta tamamlanması ise vaciptir. Umre tavafının vakti,
umre ihramına girilmesinden sonra başlar. Sonu için bir yoktur. Umre ihramında
iken her hangi bir vakitte yapılabilir.[14]
e) Nezir Tavafı
Kâbe’yi tavaf
etmeyi adayan kimsenin bu adağını yerine getirmesi vaciptir. Tavafı ne
zamana yapacağına dair bir kayıt koymuşsa bu kayda riayet etmesi; bir kayıt
koymamışsa, tavafı uygun bir zamanda yapması gerekir.
f) Nafile Tavaf
Mekke’de
bulunulan süre içinde farz ve vacip tavaflar dışında yapılan tavaflara nafile
(tatavvu) tavafı denir. Nafile tavaf
yapmak, nafile umre yapmaktan daha faziletlidir. Mekke’de bulunan kimselerin
bir umre için harcayacakları zaman kadar nafile tavaf yapmaları, umre
yapmalarına nispetle daha fazla sevap kazanmalarına vesile olur.[15]
Sahabeden
Abdullah b. Abbas, tâbiînden Atâ b. Ebî Rebah, Said b. Cübeyr ve Mücâhid b.
Cebr’în görüşlerine göre; Mekkeli olmayanların Mekke'de bulundukları süre
içinde Mescid-i Haram’da nafile namaz kılmaktan çok nafile tavaf yapmaları daha
faziletlidir. Mekkelilerin Mescid-i Haram'da namaz kılmaları daha faziletlidir.[16]
g)Tahiyyetü'l-Mescid Tavafı
Kudüm tavafı,
ziyaret tavafı, umre tavafı, veda tavafı ve nezir tavafı yapmak durumunda
olmayan kimselerin Mescid-i Haram’a her gittiklerinde "Tahiyyetü'l-Mescid"
tavafı yapmaları müstehaptır.
Yukarıda
sayılan tavaflardan birinin yapılması halinde bu tavaf, "Tahiyyetü'l-Mescid" tavafı yerine de geçer.[17]
2. TAVAFIN GEÇERLİ OLMASININ ŞARTLARI
a) Niyet
Tavafın
geçerli olması için niyet etmek şarttır. Niyetsiz yapılan tavaf geçerli olmaz.
Ancak niyette farz tavaf, umre tavafı, veda tavafı şeklinde belirleme
yapılmayıp mutlak olarak "tavaf
yapmaya" niyet edilse geçerli olur.
Mesela farz tavafı yapmak isteyen bir kimse "farz tavafı yapmaya niyet
ettim" değil de "tavaf etmeye niyet ettim" dese bu tavaf farz
tavaf olarak geçerli olur.
Şafiî mezhebine
göre "ziyaret" ve "kudüm" tavafı için niyet şart değildir.
Çünkü hacca niyet edilirken bu tavaflara da niyet edilmiş olur. Bu ikisinin
dışındaki tavaflar için niyet etmek şarttır.
Niyetin
Hacer-i Esved hizasında yapılması vaciptir. Tavaf yapacak kimse, Hacer-i
Esved'i geçtikten sonra niyet etse, yaptığı bu şavt geçerli olmaz. Şavtı
tamamlamadan geri dönüp tekrar Hacer-i Esved hizasına gelirse, bu niyet geçerli
olur. Geri dönmezse yaptığı ilk geçerli
olmaz, bundan sonra yapacağı şavt, ilk şavt olur.
b) Tavafı Belirlenen Vakitte Yapmak.
Kudüm
tavafı, hac ihramına girdikten sonra ve Arafat vakfesinden önce,
Umre tavafı,
ihrama girdikten sonra;
Ziyaret
tavafı, kurban bayramının birinci günü fecr-i sadığın doğuşundan sonra,
Veda tavafı,
hac menâsikinin tamamlanmasından sonra yapılır.
Şafiî ve
Hanbelî mezheplerine göre ziyaret tavafı, zilhiccenin dokuzunu onuna
bağlayan gecenin yarısından itibaren yapılabilir.
c) Tavafı Kâbe’nin çevresinde ve Mescid-i Haram’ın içinde yapmak.
Kabe'nin
etrafında (metafta) veya metafı çevreleyen kapalı kısımlarda ve bunraların üst
katlarında yapılması gerekir. Mescid-i Haram’ın dışından dolanarak yapılan
tavaf geçerli olmaz.
d) Tavafın en az dört şavtını yapmak.
Hanefî
mezhebine göre tavafın ilk dört şavtı farz, tavafı yedi şavta tamamlamak vaciptir.
Dört şavtı yapan kimsenin tavafı geçerli
olan, eksik kalan şavtlar usulünce telafi edilir.[1]
Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerinde ise tavafı yedi şavt olarak farzdır. Bu
mezheplere göre bir şavtın eksik bırakılması durumunda tavaf geçerli olmaz ve
bunun sadaka vererek telafisi de mümkün değildir. Eksik kalan şavtın
tamamlanması gerekir.[2]
0 Yorumlar:
Yorum Gönder